Dijitalleşmiş bir dünyada 1960-1990 arasında dile getirilen "İslâm ekonomisi" zihniyeti de kapitalist mekanizmalara tamamen teslim oldu.
İslâm ekonomisi zihniyeti, helâl ve meşru yollarla üretim/bölüşüm esaslarını belirlemek iddiasında idi.

Ancak geçen sürede özellikle kentleşme süreçlerine eklemlenmek "kapitalizmin zaferi" haline geldi. Image
İslâm ekonomisi teorisi maaşlı kesimin finansal tasarruf aracı gördüğü ve ayni zamanda işlevsel olarak kullandığı otomobil ve konuta ulaşmanın fon düzlemindeki beklentilerine ahlakî ve meşru kaynaklarını şu an gösteremiyor. Image
İslâm, iktisat yapılanmasını sömürüden koruma ülküsüyle getirmiştir. En azından Hz. Peygamber (asv) Medine'de "pazar" inşa ederken bunu Yahudi Pazarına da Mekke Pazarına da alternatif olarak tesis etmişt.

Kapitalizm, sömürü mekanizmalarını yasallaştıran bir zihniyete sahiptir.
Günümüzde 10 adet dairesi olan kişi, bunlardan birinde oturup diğer 9'unun gelirini almak suretiyle emeksiz bir gelirle ömürünü sürebilir. Üstelik bıraktığı miras evlatlarına da aynı "emeksiz ömür garantisi" vermektedir.

Bu sosyal tabakaya "Medine Pazarı" teorisi anlatılamaz.
İslâm ekonomisinin "islâmî" finans kuruluşları ile aşılabilmesi de mümkün değil.

Zira bu finans kuruluşları son tahlilde ne yapıyor?
Fon talep eden kişilerin örneğin 2. gayrımenkul edinmesi için gerekli finanasmanı karşılıyor. Peki 2. taşınmaz alan kişi ne yapacak? Kira alacak.
Anlaşılacağı üzere "islâmî" finans kuruluşları da aslında kentleşme süreci içindeki toplumun "kira toplayıcılar/kira ödeyiciler" tabakalaşmasını meşrulaştırmaktadır.
İslâmî finans bankalarından fon kullanan kişiler 3., 4., 5. mülklerini kredi yoluyla temin etmeye devam edecekler. Bir süre sonra mülk sayısı 10'a yükseldiğinde bu mülklerin kira geliri her yıl yeni mülk almaya imkân verecektir.

Bu mekanizma "Medine Pazarı" inşa etmemektedir.
Osmanlı iktisat sisteminde belli bir döneme kadar barınma sahaları için kira ödeyiciliği oluşturacak bir malik/kiracı ilişkisi bulunmamaktaydı.

İşyerleri ise vakıflara ait olduğundan meslek iştigal edilen ticaret merkezlerinde kira vakfiyenin varlık amaçlarına hizmet ediyordu.
Günümüzde "İslâmî finans" düşüncesi "sosyal" bir fonksiyon arz etmiyor. Tam aksine kapitalist toplumun mülk edinme süreçlerine eklemlenmeyi amaçlamış kişilerin fon ihtiyaçlarına hizmet ediyor.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with lütfi bergen

lütfi bergen Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @BergenLutfi

18 Oct
"İslâm ekonomisi" denildiğinde kapitalist toplumun alternatifi olabilecek bir modelin varlık bulması anlaşılmalıdır.

Yoksa "aramızda İslâmî iktisat değerlerini yaşayacağız" diyenlerin geliştirdiği grup davranışlarını "İslâm ekonomisi" olarak adlandırmak yanılsamadır.
Dikkat edilirse Hz. Peygamber'in Medine toplumunda sadece Müslümanları değil müşrik Arap kabileleri de ihtiva eden bir iktisat yapılanması vardı.

Diğer ifadeyle İslâm ekonomisi iman/küfür gerilimine neden olmamakta, emek/pazar/lojistik üzerindeki tekelciliğe karşı durmaktaydı.
Medine'nin müşrikleri (müşrik Arapları) Mekke kapitalizminden kurtulabilmek amacıyla Hz. Peygamber'in kurduğu Medine Pazarı'na destek verdiler.

Günümüzde ise "İslâm ekonomisi" çalışmaları kapitalist kurumların "islâmî" görünümlü teşekkülleriyle yol almaktadır.
Read 16 tweets
29 Jul
Modern toplumda ebeveyn olmak geleneksel toplumda ebeveyn olmaktan daha zor; bu zorluk modern toplumda insanın daha uzun bir "çocukluk evresi" içine hapsedilmesi nedeniyledir.
Bugün hangi görüşten kişilerle konuşursanız konuşun insanın 18 yaşında "reşit" olmadığı, yani "18 yaşında gençlerin evlenemeyeceği, aile kuramayacağı" fikrini kabul ettiğini göreceksiniz.
Yasal olarak 18 yaşında reşit olan kişilere modern Türkiye'de evlenmek, yuva kurmak bakımından reşit olmadığı muamelesi yapılmakta ve ebeveynler bu "çocuklara (18 yaşını doldurmuşlara)" 30 yaşına kadar ana-babalık yapmaktadır.

Gençlik, "ebeveyn"den bağımsızlaşamamaktadır.
Read 11 tweets
9 Jul
Topluluk ile toplum farklı kavramlar.

Topluluk "grup" kavramının karşılığı olmadığı gibi, "cemaat" kavramının da karşılığı değil.

Topluluk değerleri temel alan birlikteliklerdir.
Aynı apartmanda yaşayan kişiler "grup"tur.

Aynı apartmanda oturmak için bir araya gelen aynı düşündeki (ideolojideki) insanlar cemaat olur.

Aynı apartmanda aynı değerleri yaşamak için birlikteliği seçenler ise topluluktur.
Cemaatler niçin topluluk değildir?

Çünkü cemaatler mürşidin/ideolojinin etrafında toplanan kişilerden oluşur.

Oysa topluluk, değerleri esas alır. Peki bu değerler nedir?
a) Ahde riayet, b) Sözde durmak, c) Kul hakkına girmemek, d) ana-babayı korumak, e) komşu haklarına uymak.
Read 20 tweets
6 Jul
"Katılım ortaklığı" yapıısnda şöyle sorun var:
Diyelim A şirketi X işi yapmak için katılımcılar arıyor. İşi tamamlaması için 100.000 TL para toplaması ve bunu 5 yıl boyunca kullanması gerekiyor.

Yeterli katılımcı bulundu fakat içlerinde 20.000 TL sermaye koyan bir kesim ayrıldı.
Dolayısıyla henüz "kâr" doğmadı.

Bu durumda ayrılan katılımcı sermayeye neden "kâr payı" ödeniyor?

Bir hususta şu: Katılımcılar şirketin hangi işine yatırım yaptıklarını bilmedikleri için akit "muğlak"tır.
Katılım ortaklığı sistemi, para yatıran her kişiyle 2 hususta anlaşması gerekir ki, kâr ortaya çıksın:

1) Ortaklığa katılan kişiye hangi iş için ortak olduğu belirtilmeli;
2) O belirlenen işin hitamına kadar katılımcının payını çekmemesi gerektiği de baştan kabul edilmeli.
Read 27 tweets
15 Jun
Dindarlık her şeyi aynı anda istiyor.
"2 katlı bahçeli evim olsun" diyor. Ama bu bahçenin otları büyüyünce onu kimin temizleyeceğini düşünmüyor.

"Evdeki bulaşık makinasına tabak-tencere-çatalları dizme sırası sende" diyen karı-kocanın "bahçeli ev" söylemi hevesten ibarettir.
Dindarlar 1969'dan "beri İslâmî hayatı laiklik yüzünden yaşayamadık" dediler.

Konut kredileri düşünce ilk borçlananlar kendileri oldu.
Günümüz dindarlığının "Osmanlı şehri" veya "MEDİNE" inşa etmesi mümkün değildir.

Kredilendirilmiş konutlarla kapitalist toplumların kentsel yerleşme düzeninde "mekân" arayan bir dindarlık nasıl MEDİNE inşa edebilir?
Read 25 tweets
29 May
İstanbul'un fethi Türklerin şehir teorisi ile gerçekleşmiştir. Dİğer ifadeyle "askere hücum emri verelim" denerek gerçekleşen bir fetih tasavvuru yoktur.
İstanbul'un fethi Türk ordu-millet teşkilatlanmasının neticesiydi.

Fetih 1399'da başlamıştı.
Osmanlı Devleti Yıldırım zamanında İstanbul'u kuşatmıştı.

Timur tehlikesi üzerine kuşatmayı kaldıran Yıldırım, Bizans'a bazı şartları kabul etmeyi mecbur kılmıştır.
1) İstanbul'a Türkler yerleştirilecek,
2) Osmanlı'ya ödenen vergi yükselecek,
Read 7 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!