Türkiye'de Milli Görüş ideolojisinin "kültürel iktidar" olmaya imkân verecek bir epistemik cemaati hiç olmadı.

Erbakan Hoca dahil Milli Görüş'ün siyasal kadrolarının beslendiği "entelektüel-epistemik cemaat" hep seküler aydınlar oldu.
Son dönemde de Milli Görüş'ün siyasal kadroları seküler aydınların "insan hakları" teorisini Meclis'e taşıyarak politika yapmıştır ve yapmaktadır.

Oysa Milli Görüş'ün benimsemesi gereken "hak katalogu"nun felsefi temeli KUL HAKLARI teorisi olmalıydı.
Milli Görüş 1994'te Beyoğlu İlçesi başkanlığı öncülüğünde feminist teoriyi savunmuştur.
Milli Görüş'ün gençlik örgütlerinin önerdiği kitaplar arasında Maverdi'nin Ahkâmu's Sultaniye kitabı varken mevcut siyasal kadrolarının bağlandığı siyaset felsefesi Batılıdır.
Milli Görüş Said Halim Paşa'nın siyaset teorisini dahi savunamamakta, Türkiye'ye Avrupa'dan parlamenter sistemi getirmeyi önermektedir.

Parlamenter sistem Türkiye tarafından 1960-2017 arasında denenmiş ve başarısız olmuştur.
Milli Görüş 1985'te Türkiye'nin imzaladığı CEDAW sözleşmesi üzerine geçmişte tek bir söz söylememiştir. Bugün de söylememektedir.
Milli Görüş "yetiştirdiği aydınlarla" felsefe üretiyor, bilgi üretiyor, hukuk üretiyor mu? Yoksa Türkiye'ye, Batı'dan aldığı kavramlarla ve siyasal kurumlarla seküler temelli bir bir kültür tabanıyla yön vermeye mi çalışıyor?
Milli Görüş'ün aydınları kim?

Aydını olmayan bir fikir "ideoloji ve görüş" mahiyeti taşır mı?
Türkiye'de İslâmcı aydınların hemen tamamı 1990'larda Milli Görüş ile "İslâm'da Batılı siyaset olmaz" derken 2000'li yıllarda Erbakan Hoca'nın politik tarihini olumladığı görülmektedir.

Bu olgu dahi Milli Görüş'ün bir ideoloji değil bir misyon olarak önemsendiğini gösterir.
Türkiye'nin İslâmcı aydınlarının Milli Görüş Hareketi ve Erbakan temelinde ortaya koyduğu "sahiplenici" konumlanma "Milli Görüş ideolojisi" kapsamında anlaşılmamalıdır.

Kaldı ki Milli Görüş kadroları 2000'lerden itibaren "1000 yıllık nizam" fikrini de reddetmektedir.
Milli Görüş aydınlar tabakasını "maduniyet söylemi"ni güçlendirdiği sürece destekledi.

Diğer ifadeyle Milli Görüş'ün kendine yaklaşmasını istediği "aydın", politik söylemin muhatabı olan yığının (seçmenlerin) büyük oranda madunlaştığını afişe eden bir çizgiyi dile getirmeliydi.
Milli Görüş Anadolu sermayesini harekete geçirmek istemiştir. Ancak bu sermaye Cumhuriyet'in kurucu iktisat yapılanmasının karşısında bir alternatif değildir.

Bu sermaye, sanayileşmek, kalkınmak, köylüyü kente kaydırmak gibi amaçlar taşır. Bu ise konut sorununa yol açmıştır.
Milli Görüş "yetiştirdiği aydınlarla" felsefe, bilgi, hukuk üretmedi.

Tam aksine "ödünç aydınlarla" politik söylemin muhatabı olan yığının (seçmenlerin) büyük oranda madunlaştığını afişe eden bir çizgiyi kalınlaştırmayı hedefledi.

Bu yöneliş Milli Görüş'ün içeriğini boşalttı.
Erbakan Hoca'nın "Köyde 10 çiftçi var. Bunların 9'unu kente çekeceğiz" ifadesi bir modernleşme atağıdır.

Aynı zamanda kentleşme sürecini tetikleyen ekonomi-politik bir toplumsal mühendisliktir.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with lütfi bergen

lütfi bergen Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @BergenLutfi

2 Nov
Dövizin baskılanması nedeniyle tarımda, küçük sanayide üretici rekabet edemiyordu.

Türkiye bundan sonra ucuz döviz yüzünden "ithal mallar cenneti" olmayacak.
Kimileri "neden üreteyim, al sat yapsam daha çok kazanıyorum" diyordu.

Artık üreten kesimin önü açılıyor.
Türkiye'den Çin'e gidip konteynerle ayakkabı, züccaciye, porselen, çelik tencere/tava-çatal kaşık getiren firmalar yeniden fabrikalarının çarklarını çevirmeye başlayacak.

Güral Porselen, Paşabahçe gibi fabrika parkları varken ithal malların ithal mallar ülkeyi istila etmişti.
Read 13 tweets
2 Nov
Yunus Emre ve Ahilik-Fütüvvetçilik Image
Yunus Emre ile ilgili (sufi değildi, fütüvvet ehli ve ahi idi) yorumumu kabul etmeyen ve etmeyecek pek çok yazar var ve olabilir.

Bu zevatın itiraz etmeden önce Dil ve Edebiyat Dergisi'ndeki yazımı okuması gerekmez mi?
Ayrıca pek çok yazarın Yunus Emre'yi "sufi" olarak yorumlaması, sufiliğin ne olduğunun izah edilmemesi veya Yunus'un sufiliğinin neye tekabül ettiğinin (misyonunun zamanımızda nasıl güncelleneceğinin) muğlak kalması ile neticelenmiş değil midir?
Read 5 tweets
1 Nov
"Türkiye modernleştikçe kent dindarlığı artıyor" diyen yazarlar oldu. (2007).

Bugün geldiğimiz noktada kentleşmenin modernleştirici etkisinin dindarlığı artırmadığı tam aksine sekülerleştirdiği konuşuluyor.
Türkiye'de kimi muhafazakâr yazarların metinlerini inşa eden temel yargı şu ifadedir:
"şehirleri köylerden ayıran unsur."

Bu ifade ve kalıp yargı Fârâbî'ye değil İbn Haldun'a yaslanması nedeniyle hatalıdır.

Şehir-köy ayrışması Türk yerleşme düzeninin yapısına ait değildir.
"Köylüler şehre gelmekle dindarlaştı" yargısıyla dünyayı okumaya çalışan yazar, "taşra" hayatını "kurtuluş" olarak teklif etti.

Onun hatası köyden çıkan insanın şehre geldiğini düşünmesidir. Oysa köyden çıkan insan kente yerleşmekteydi.

Bu yazar kenti analiz edemiyordu.
Read 4 tweets
1 Nov
Erbakan Hoca'nın "tarımda 10 kişi var, dokuzunu kente çekeceğiz" şeklinde bir beyanı olduğunu ifade ettim. Bu ifadenin kanıtı var mı dediler....

Necmettin Erbakan, Erbakan Külliyatı, MGV Yayınları, c: 1, 2014: 107
Erbakan Hoca "sanayileşelim" derken kentleşmenin önünü açmakta idi.

Necmeddin Erbakan’ın “sanayileşmeci ahlâkçılığı”nın köylüleri kentlere çeken ve proleterleştiren bir etkiye açık olduğu söylenebilecektir.
Milli Görüş Hareketi öncelikle Erbakan Hoca'nın görüşlerini 21. asır koşullarında analiz edemeyen kadrolarla yürümektedir.

Milli Görüş'ün yayın organlarında yer alan epistemik cemaat (aydınlar) Erbakan Hoca'nın görüşlerini 21. asır vizyonuyla kritik edememektedir.
Read 7 tweets
18 Oct
"İslâm ekonomisi" denildiğinde kapitalist toplumun alternatifi olabilecek bir modelin varlık bulması anlaşılmalıdır.

Yoksa "aramızda İslâmî iktisat değerlerini yaşayacağız" diyenlerin geliştirdiği grup davranışlarını "İslâm ekonomisi" olarak adlandırmak yanılsamadır.
Dikkat edilirse Hz. Peygamber'in Medine toplumunda sadece Müslümanları değil müşrik Arap kabileleri de ihtiva eden bir iktisat yapılanması vardı.

Diğer ifadeyle İslâm ekonomisi iman/küfür gerilimine neden olmamakta, emek/pazar/lojistik üzerindeki tekelciliğe karşı durmaktaydı.
Medine'nin müşrikleri (müşrik Arapları) Mekke kapitalizminden kurtulabilmek amacıyla Hz. Peygamber'in kurduğu Medine Pazarı'na destek verdiler.

Günümüzde ise "İslâm ekonomisi" çalışmaları kapitalist kurumların "islâmî" görünümlü teşekkülleriyle yol almaktadır.
Read 16 tweets
17 Oct
Dijitalleşmiş bir dünyada 1960-1990 arasında dile getirilen "İslâm ekonomisi" zihniyeti de kapitalist mekanizmalara tamamen teslim oldu.
İslâm ekonomisi zihniyeti, helâl ve meşru yollarla üretim/bölüşüm esaslarını belirlemek iddiasında idi.

Ancak geçen sürede özellikle kentleşme süreçlerine eklemlenmek "kapitalizmin zaferi" haline geldi. Image
İslâm ekonomisi teorisi maaşlı kesimin finansal tasarruf aracı gördüğü ve ayni zamanda işlevsel olarak kullandığı otomobil ve konuta ulaşmanın fon düzlemindeki beklentilerine ahlakî ve meşru kaynaklarını şu an gösteremiyor. Image
Read 10 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!