Bilimsel gelişmeleri takip etmenin önemini anlamaya dair kıymetli bir örnek olan ve kendi röntgen cihazını kurarak Türkiye’de tıbbi anlamda X-ışınlarını ilk defa kullanan radyolojinin öncü ismi Dr. Esad Feyzi’yi (1874-1901) birlikte tanıyalım... 🔎
Esad Feyzi 1874 yılında Gemlik’te doğdu. Babası Üsküdarlı Kolağası Feyzi Ağa’dır. Davutpaşa Askeri Rüştiyesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra Tıbbiye İdadisi’ne devam etmiştir. İdadiden mezun olduktan sonra ise Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’ye girmiştir.
Özellikle fizik olmak üzere fen derslerine ilgili çalışkan bir öğrenci olan Feyzi, bu ilgisini laboratuvarda çalışmalar yaparak sürdürmektedir. Ayrıca bu ilgi Esad Feyzi’yi üretkenliğe de yönlendirmiştir.
Fizik laboratuvarında çalışan Esad Feyzi, normal şartlarda Avrupa’dan gelmesi gereken pek çok aleti kendi elleriyle yapmaktadır. Henüz tıbbiyede öğrenciyken mevcut olan bu ilgi, onu Türkiye’de radyoloji alanında öncü bir isim olmasını sağlamıştır.
Esad Feyzi’ye bu alanda ilham vermiş olan gelişmeye bakılacak olursa, Wilhelm Röntgen yaptığı çalışmalar sonucu Würzburg Bilimler Akademisi’nde 28 Aralık 1895 tarihinde “Leber eine neue Art von Stahlen-Yeni bir ışın üzerine” adlı bildirisi ile Röntgen ışınlarının keşfini açıklar.
Bu keşiften yaklaşık 1 ay sonra Fransa’da La Semaine Medicale adlı dergide “Les Resherches du Prof Röntgen et la Photographie a travers les Corps Opaque” adlı bir makale yayınlanmıştır. Röntgen ışınlarının keşfinin Osmanlı İmparatorluğu’nda bu makaleyle öğrenildiği bilinmektedir.
Esad Feyzi bir gün La Semaine Medicale dergisiyle birlikte heyecanla laboratuvara gelip hocalarına bu önemli gelişmeyi anlatmış ve ilk röntgeni çekmek için çalışmalara başlamıştır.
Esad Feyzi’nin teklifi ile kendi laboratuvarlarında X-ışınları ile ilk el radyografisi çekilmiştir. Akil Muhtar Özden’e ait olan bu radyografi, radyolojinin gelişim serüveninde bir milat niteliği taşımaktadır.
Esad Feyzi’yi daha fazla çalışmaya sevk edecek olan bu gelişmeyi o zaman kimya laboratuvarında talebe asistanı olarak çalışan Akil Muhtar Özden şu şekilde anlatır:
Akil Muhtar Özden, bu olaylardan sonra Esad Feyzi’den şu şekilde bahseder: “Benim o anda uzun boylu, sevimli yüzlü, zeki gözlü Esad Feyzi için hissettiğim sevgi ve hayranlığı tasvir edemem.”
Kendi kurmuş olduğu Röntgen cihazı ile X-ışınlarının tıpta uygulanmasını sağlamıştır. (Görsel: Esad Feyzi tarafından çekilen bir radyografi)
Esad Feyzi’nin çalışmaları askeri tarih açısından da önemlidir. 1897 yılında Osmanlı-Yunan Savaşı meydana gelir. Savaşta yaralanan askerler Teselya’dan İstanbul’a Yıldız Hamidiye Sultan İmparatorluk Hastanesi’ne yatırılırlar.
Tıbbiyenin son sınıfında iken arkadaşı Rıfat Osman ile birlikte bu hastanenin başhekimi olan Cemil Topuzlu’ya röntgen cihazını kullanmak ve yaralılara yardım etmek amacıyla dilekçe verirler.
Bu teklifin kabul edilmesiyle birlikte gerekli malzemeler hastaneye taşınır. Esad Feyzi ve Rıfat Osman, burada kırıkları ve kurşun/mermi parçalarının yerlerini radyografik olarak tespit etmek için çalışmalara başlar.
Bu cihazla ilk defa sağ el bileğinden şarapnel sonucu yaralanmış olan Boyabatlı Er Mehmet Efendi’nin el grafisi çekilir. Çekim sonrası Cemil Paşa tarafından ameliyatla şarapnel parçası çıkarılır. Bu grafiyi Cemil Topuzlu Sultan Abdülhamid’e takdim eder.
Boyabatlı Er Mehmet Efendi’nin el grafisi ayrıca Besim Ömer Paşa (Akalın) tarafından çıkarılan Nevsal-i Afiyet dergisinde 1897 yılında yayınlanmıştır. Esad Feyzi ve Rıfat Osman’ın yapmış olduğu bu çalışmalar tedavilerdeki başarıları da arttırmıştır. (Görsel:Medikal Fizik Derneği)
Rıfat Osman bu konuda şöyle der: "Bu kadar mühim bir keşfin daha Avrupa’nın birçok yerinde yeni denendiği bir zamanda, memleketimizde yeni bir bilgin tarafından bütün özellikleriyle denenmesi ve hatta uygulanması fennimiz için çok kıymetli bir şeref ve gurur kaynağıdır."
Bu başarı, Alman Kızılhaç Heyeti başkanı Hermann Küttner’in dikkatini çekmiş ve bu deneyimleri 1898 yılında “Beitrage zur Klinischen Chirurgie” dergisinde yayınlamıştır.
1897 Osmanlı-Yunan savaşındaki bu tıbbi uygulamalar, uluslararası anlamda da ilk örneklerden birisi olarak sayılmaktadır. Fakat Esad Feyzi bu gözlem ve istatistiklerin yayın haline getirilmemesi sebebiyle dünya literatürüne yansımadığını ifade etmiştir.
1897 yılında yüzbaşı rütbesi ile tıbbiyeden mezun olan 23 yaşındaki genç hekim, görevini yapmak üzere kura sonucu Yemen’e gidecektir. Fakat Esad Feyzi’nin çalışmalarının farkında olan hocaları Esad Işık Paşa ve İsmail Ali Bey onun İstanbul’da kalması için çaba sarf edeceklerdir.
Hocalarının girişimleri ile İstanbul’da kalan Esad Feyzi, askeri tıbbiyede fizik dersi muallim muavinliği daha sonra ise sivil tıbbiyede jeoloji ve mineraloji ilimleri dersi için muallim vekilliği yapar.
Tıbbiyede eğitim vermiş olduğu bu süreçte tıbbiye fizik laboratuvarı kazandırmış ve X ışınlarının tıbbi amaçla kullanılmasının ders müfredatına girmesini sağlamıştır.
Ayrıca cerrahi klinik şefi olan Cemil Topuzlu Paşa’nın izni ile klinikte röntgen ışınları ile muayene şubesi açılmasını sağlamıştır.
Savaş sonrası X ışınları ile ilgili çalışmalarını, önsözünü Cemil Topuzlu’nun yazdığı “Röntgen Şu’â’tı ve Tatbikât-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi” adlı bir kitapta toplamıştır. Bu kitap Türkiye’de konuyla ilgili yazılmış olan ilk kitap niteliğini taşımaktadır.
Besim Ömer Paşa tarafından çıkarılan Nevsal-i Afiyet’te “Röntgen Şu’a’â-tının Sûret-i İstihsâli, Havvâsı, Mâhiyeti, Tatbikât-ı Tıbbiyesi” adıyla X ışınlarıyla ilgili ilk bilimsel makaleyi yayınlamıştır.Jeoloji ve mineraloji alanında “İlmü-l Arz ve’l Maadin” diye bir eseri vardır.
Esad Feyzi, yüzünde çıkan erizipelin (yılancık) menenjite dönüşmesi sonucu 1901 yılında vefat etmiştir.
Kabri Karacaahmet Mezarlığı’nda yer alan Esad Feyzi’nin mezar taşında şu ifade yazar: “İlk Türk Röntgencisi Yüzbaşı Doktor Esat Feyzi Burada Yatar 1874-1901”
Besim Ömer Paşa 12 Aralık 1903 tarihli Nevsal-i Afiyet dergisinde “Merhum Esad Feyzi Bey” başlıklı bir yazı yayınlamış ve yazıyı şu şekilde bitirmiştir:
Esad Feyzi’nin ölümününün 45. Yıldönümünde Akil Muhtar Özden ve Süheyl Ünver tarafından “Ölümünün 45. Yıldönümünde İlk Röntgencimiz Esad Feyzi” adlı kitap yazılmıştır. Burada Akil Muhtar Özden, Esad Feyzi için “çok zeki arkadaş” olarak bahseder.
Tevfik Sağlam kendi eğitim hayatını anlattığı Nasıl Okudum'da Esad Feyzi’yi şu şekilde anlatır: “Bize fiziğin anlayamadığımız bahislerini, bilhassa elektrik bahsini, gayet açık, basit bir tarzda anlatırdı. Tam araştırıcı ruhlu ve parlak bir geleceğe namzet, kıymetli bir gençti.”
Araştırmaya meraklı ve çalışkan bir hekim olan Esad Feyzi, henüz 3 aylık evli iken çok genç yaşta hayatını kaybetmiştir.
Dünyada yaşanan mevcut bilimsel gelişmeleri takip eden ve bu yenilikleri pratik anlamda da uygulamak için çalışan Esad Feyzi, Türkiye’nin modernleşme tarihi açısından da değerli bir yere sahiptir. Değerli hekim Esad Feyzi’yi saygı ve rahmetle anıyoruz.
Türk Radyoloji Derneği tarafından çıkarılan “Dr. Esad Feyzi Bey – Türk Radyolojisinin Öncüsü” kitabı için: turkrad.org.tr/assets/2018/Es…
Dr. Esad Feyzi paylaşımını Tıbbiyeli arkadaşımız Hasan Basri YAPICI @hbasriyapici hazırladı.
Hasan Basri Yapıcı tıp tarihi, kurucu isimler, sağlık alanındaki güncel gelişmelere ilişkin neşriyat konusunda sayfamıza katkıda bulunmaya devam edecek.
Kendisine çok teşekkür ediyoruz.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bilim ve teknolojinin dünyasında yeni bilgiler salt bilimsel meraktan mı doğar?
Bilim insanlarının ürettiği bilgiler objektif ve evrensel mi?
Bilim ve teknolojinin gelişimi ile ilgili ön kabulleri sorgulayan bilim sosyoloğu Bruno Latour’u gelin birlikte yakından tanıyalım. 🔎
Savaşta topraklarının bir bölümünü Almanya’ya kaptıran Fransa’nın, Hitler travmasından yeni uyandığı yıllardır. Nazilerle iş birliği yapan Vichy rejimi gitmiş, yerine Charles De Guella liderliğindeki Özgür Fransa Kuvvetlerinin duruma vaziyet etmesiyle 4. Cumhuriyet gelmiştir.
Bruno Latour, 1947’nin bu çalkantılı Fransa'sında üzüm bağları ile ünlü Burgonya (Burgundy) bölgesinde şarap üretiminin başkenti sayılan Beaune kasabasında köklü bir ailenin sekizinci ve son çocuğu olarak dünyaya gelir.
Uzun bir uyku döneminden sonra, 1980’lerin ortalarında yeniden yükselişe geçen ekonomi sosyolojisi sosyal teorinin gündemini meşgul eden pek çok probleme farklı bakış açıları sunuyor. “Ağ Analizi” da bunlardan birisi… 🔗🔎
Sosyal ağlar, kurumlar, güç ilişkileri, firma ve organizasyonlar ekonomi sosyolojisinin gündemini işgal eden tartışmalardan... Sosyal ilişkilerin ekonomik hayatı nasıl etkilediği, bunların eylem ve mübadeleye etkisi ekonomi sosyolojisi içinde güçlü bir akım oluşturmuş durumda.
(Neo)liberalizmin yükselişiyle, uzun bir aradan sonra yeniden iktisadi olgulara yönelen sosyoloji, Amerikan akademisindeki bu serüvene sosyolojik geleneği ziyaretle başladı: 1980’lerde yapılsalcı teori bu kez piyasayı anlamak için sahneye çıktı.
Gökyüzüne yükselen Güzel Remedios, uykusuzluk hastalığına yakalanan Macondo halkı, asla gelmeyecek bir mektubu bekleyen Albay, ölüm döşeğinde Simon Bolivar...
Gabriel García Márquez'in (6 Mart 1927-17 Nisan 2014) "büyülü" ama bir o kadar da "gerçek" dünyasına hoşgeldiniz!🧙♂️🎈
García Márquez, 1927 yılında Kolombiya'nın kuzeyinde United Fruit Company’nin inşa ettiği Aracataca kasabasında telgraf operatörü Gabriel Eligio García ile Luisa Santiaga Márquez'in ilk çocukları olarak dünyaya gelir.
Sekiz yaşına kadar eski bir albay olan büyükbabası Nicolás Márquez ve büyükannesi Tranquilina Iguarán ile birlikte yaşayan García Márquez, büyükannesinin büyük bir ciddiyetle anlattığı olağanüstü öykülerden ve dedesinin ona öğrettiği somut ve tarihsel olaylardan çok etkilenir.
Bir sosyolog düşünün, kitabına Bob Dylan bir şarkısında selam çaksın ve ölümünün ardından New York Times “Son Sosyolog” başlığı atsın. Sosyolojiyi sadece günü anlamak için değil, onu değiştirmek için de fırsat gören, “Yalnız Kalabalık”ın yazarı David Riesman’ı yakından tanıyalım.
David Riesman, Alman-Yahudi kökenli bir ailenin oğlu olarak 22 Eylül 1909’da Philadelphia’da dünyaya gelir. Baba David Pennsylvania Üniversitesi’nde tıp profesörü aydın bir göçmen ve anne Eleanor yoğun entelektüel ilgileri olan yüksek okul mezunu biridir.
Dul annesiyle birlikte Ohio’ya göç eden baba Riesman, klinik tabip olarak başladığı kariyerine tıp tarihi profesörü olarak devam eder. “On Sekizinci Yüzyılda İrlandalı Hekimler” başlıklı bir çalışmanın sahibidir. Anadili Almanca yanında Latince, Yunanca ve Fransızcaya hakimdir.
Neoliberalizm’in korkutucu etiketiyle kötülüğün temeli görülen ama devletin ekonomik hayattaki rolüne dair önemli cevaplar veren bir ekol olan Şikago Ekonomi Okuluna, öncü isimlerine ve onların ekonomik regülasyon teorisine katkılarına birlikte bakalım. 📊🔎
Merkantilist dönemin tüccar-devlet ilişkilerine yoğun eleştirilerle kaynakların paylaşımında devletin rolünü minimize etmeye çalışan liberal teori; rekabet, kar güdüsü ve insanların çıkarlarına dayalı etkinliğin bir görünmez el gibi piyasayı düzenleyeceğini ifade etti.
Büyük Buhran, piyasanın her zaman çıkarların dengelendiği ve maksimum toplumsal faydanın sağlandığı bir ortam olmadığını gösterdi. Bunu kabullenen Keynes, serbest piyasayı ideal düzen kabul etmekle devletin ekonomik müdahalelerle aksaklıkları gidermesi gerektiğini söylemişti.
20. yüzyıl edebiyatında derin izler bırakan, sonraki kuşakları olduğu kadar çağdaşlarını da etkileyen, distopya türündeki romanlarıyla bu türün literatüründe kendine has bir yeri olan Aldous Huxley (26 Temmuz 1894 - 22 Kasım 1963) hakkında bildiklerimizi gözden geçirelim… 🔎✍️
1894’te oldukça soylu ve eğitimli bir ailenin ferdi olarak doğar. Bir biyolog ve antropolog olan dedesi Thomas Henry Huxley, Darwin’in evrim teorisini savunan dönemin önemli simalarındandır. Babası Leonard Huxley iyi eğitim almış bir öğretmen; aynı zamanda yazar ve editördür.
Annesi Julia (Arnold) Huxley, yazar Mary Augusta Ward’ın kız kardeşi; şair ve eleştirmen Matthew Arnold’ın yeğenidir. Anne Huxley, Londra’nın 50 km batısındaki Surrey’de kız öğrenciler için Prior's Field School’u kuracak kadar radikal hamleleri olan bir eğitimcidir.