Türkiye'de siyaset sosyolojisi çalışmalarının öncü ismi Prof. Dr. Nur Vergin'i (21 Eylül 1941-18 Ocak 2021) kaybettik.🍂
Nur Vergin'in hayatına, akademik kariyerine ve çalışmalarına ilişkin bazı notlar... @iu_siyasetsosyo
Nur Vergin, 21 Eylül 1941'de İstanbul'da dünyaya gelir. Babası, Atatürk'ün yakın arkadaşı olan Nuri Conker'in oğlu Mahmut Conker, annesi ise Müşerref Hanım'dır.
Beş yaşındayken anne ve babası boşanır. Bir süre sonra annesi Türkiye'nin ilk Vatikan Büyükelçisi olan Nureddin Vergin ile evlenir. Vergin, ömrünün sonuna kadar asıl soyadı olan Conker'i değil, gerçek bir baba kabul ettiği Vergin'in soyadını kullanır.
Vergin'in öz dedesi Nuri Conker "Atatürk'e 'Kemal' diye hitap edebilen tek kişi" olarak anılırken, Nureddin Vergin'in babası yani üvey dedesi Cevat Paşa da son Halife Abdülmecit Efendi’nin yakınıdır. Vergin, kendisini "Cumhuriyet elitlerinin ürünü" olarak tanımlar.
Gençlik yıllarını Fransa'da geçiren Vergin, tiyatroya ilgi duyar, Comédie-Française’e gitmeyi hayal eder. Lisede Çehov'un bir piyesinin provasını yaparken Albert Camus'nün kendisini izlediğini ve hocasına "Bu küçüğün eğer hayatta bir yeteneği varsa o da tiyatro" dediğini anlatır.
Eğitim hayatının tamamını Fransa'da geçiren Vergin, lisans ve lisansüstü eğitimini Paris Sorbonne I Üniversitesinde tamamlar. Bu yıllarda Office de Radiodiffusion-Télévision Française (ORTF)'de kamuoyu araştırmacısı olarak çalışır.
Fransa'da siyasal antropolojinin kurucusu kabul edilen Georges Balandier danışmanlığında yazdığı "Industrialisation et changement social. Étude comparative dans trois villages d'Ereğli" başlıklı doktora tezini 1973 yılında savunur.
Kıray'ın ünlü Ereğli çalışmasından on yıl sonra yine Ereğli'de sahaya inerek hazırladığı bu tezde, Kıray'ın tek-doğrultulu ve üniform değişme anlayışına itiraz eder. Değişimin çok boyutlu tezahürlerini ortaya çıkarmak için üç köye odaklanan karşılaştırmalı bir araştırma yürütür.
Bölgede kurulan çelik fabrikası gibi "tek bir faktör"ün görece türdeş ve benzer olan bu üç köyde nasıl olup da hem içerik hem de istikamet bakımından bu denli farklı değişimleri tetikleyebileceği sorusunun üzerine gider.
*Ne yazık ki bu tez henüz Türkçeye çevrilmemiştir.
1973 yılında Türkiye'ye dönen Vergin, ertesi yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde çalışmaya başlar. Bu yıllarda Diyarbakır, Van, Mersin ve İstanbul-Gültepe'de köy ve gecekondu araştırmaları yapar.
1980 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesinde görev yaparken siyaset sosyolojisi dersi için hazırladığı ders notlarını Filiz Matbaası'ndan yayımlar. 1998 yılında ise Yeni Yüzyıl Gazetesi için kaleme aldığı yazılar, "Türkiye'ye Tanık Olmak" başlığıyla kitaplaştırılır.
Bilkent Üniversitesi ve Marmara (Fransızca) Kamu Yönetimi Bölümünde görev yaptıktan sonra 1999 yılında İstanbul Üniversitesine tekrar döndüğünde, siyaset sosyolojisi ders notlarının hâlâ tedavülde olduğunu görerek bu notları kitaplaştırmaya karar verir.
Türkiye'de siyaset sosyolojisi alanının temel referans kaynağı olan "Siyaset Sosyolojisi" kitabı, aslında Kamu Yönetimi bölümlerinde zorunlu olarak verilen siyaset sosyolojisi dersi için hazırlanmış olup 2003 yılında yayımlanır.
Vergin, kitabın önsözünde bir devlet resepsiyonu ya da klasik müzik konseri gibi olayların nasıl olup da siyasal bir fenomene dönüşebileceğini gösterir; siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisi alanlarını birbirinden ayırır.
Vergin'e göre: "Siyaset bilimi parlamento, siyasal rejimler, seçimler ve tabii ki, devlet gibi siyasetin kurumsallaşmış öğelerini incelerken, siyaset sosyolojisi bu tür kuruluşların yer aldığı toplumun yapısal, kültürel vb özgüllüğü ile siyaseti ilişkilendirmeyi öngörür."
Vergin, siyasete sosyolojik bir bakışla yaklaşarak siyaset ve toplum arasında karşılıklı bir etkileşim bulunduğunu, çeşitli toplumsal faktörlerin siyaseti etkiledikleri gibi siyasetin de aslında bir öğesi olduğu toplumsal sistemi etkileme gücüne sahip olduğunu iddia eder.
2000 yılında çıkan "Din, Toplum ve Siyasal Sistem" kitabında ise Türkiye'de din ve siyaset arasındaki karşılıklı etkileşimi, gerilimleri ve arayışları inceler.
2007 yılında İstanbul Üniversitesinden emekli olan Nur Vergin, altı yabancı dil bilir, entelektüel kaynakları olarak Raymond Aron, Georges Gurvitch ve tez danışmanı Georges Balandier'yi gösterir.
Dün (18 Ocak 2021) vefat eden Nur Vergin'e Allah'tan rahmet, yakınlarına ve öğrencilerine başsağlığı diliyoruz.💐
Nur VERGİN paylaşımını Ş. Sevde TUNÇBİLEK arkadaşımız hazırladı.
Çok teşekkür ediyoruz.
TUNÇBİLEK, siyaset sosyolojisi, kültürel antropoloji, edebiyat vadilerinde sayfamıza desteğini sürdürecek.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1960’lı yıllarda “Asya Tipi Üretim Tarzı” kavramı üzerine yaptığı çalışmalarla Türk toplum tarihi tartışmalarının ve İÜ İktisat Fakültesi’nde verdiği dersler ve eserleriyle Türkiye’deki iktisat eğitiminin önemli ismi Sencer Divitçioğlu’nu birlikte tanıyalım.
14 Şubat 1927’de İstanbul’da Doktor Necmettin Divitçioğlu ve Emine İclal Divitçioğlu çiftinin çocuğu olarak dünya gelir. İki dedesi de Osmanlı paşasıdır. Necmettin Divitçioğlu’nun babası Divitçi İsmail Hakkı Paşa, Emine İclal’in babası ise Zühtü Paşa’dır.
Divitçi İsmail Hakkı Paşa, Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde komutandır. Müşirliğe (mareşalliğe) kadar yükselmiş olan Paşa, vezir rütbesiyle İşkodra ve Üsküp valilikleri yapar. Bir dönem doğum yeri Trabzon’da sürgün olarak bulunan Paşa sonra Erzurum ve Yanya valiliği yapar.
1933 üniversite reformu sonrasında İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji ve sosyal politikaları veren mülteci profesörlerden Gerhard Kessler’in sosyoloji ve sosyal politika dersleri hakkında üniversiteye sunduğu raporları birlikte inceleyelim. 🔎
Z. F. Fındıkoğlu’nun “İş” dergisinin Kessler’e veda niteliğindeki sayısında, bir nottan öğrendiğimize göre, prosedür gereği her yıl sonunda dersler hakkında bir rapor sunulması gerekir.Kessler’in ciddiye alarak hazırladığı raporların çoğunun “hasıraltı” edildiği belirtilmektedir.
Kessler’in 1933-1951 yılları arasında verdiği düşünülen 17 rapordan ikisi “İş” dergisi tarafından yayımlanmıştır. Fakat bu iki rapordan önce, Kessler’in 1934-45 öğretim yılının açılış dersi olarak sunduğu “Türkiye’de Sosyolojinin Vazifeleri” başlıklı konuşmasına bakalım.
🔎Efsaneden millî kimlik inşasına:
Şahnâme ve Firdevsî (ö. 1020’den sonra)
(Minyatür: Sultan Mahmûd ve şair meclisi)
Fars edebiyatı denildiğinde akla gelen üç büyük şair: Hâfız-ı Şirâzî, Ömer Hayyam ve Firdevsî-i Tusî. Bu üç şairin büyüklüğü, sanatlarının kuvvetinden ziyade isimlerinin etrafında şekillenen fikir ve hayattandır.
Firdevsî’yi diğer şairlerden ayıran vasfı ise İran millî kimliğinin en önemli yapı taşlarından biri olan Şahnâme’nin müellifi oluşudur. Bugün bir İran milletinden söz ediliyorsa bunda en büyük pay şüphesiz ki ona aittir.
Bilimsel gelişmeleri takip etmenin önemini anlamaya dair kıymetli bir örnek olan ve kendi röntgen cihazını kurarak Türkiye’de tıbbi anlamda X-ışınlarını ilk defa kullanan radyolojinin öncü ismi Dr. Esad Feyzi’yi (1874-1901) birlikte tanıyalım... 🔎
Esad Feyzi 1874 yılında Gemlik’te doğdu. Babası Üsküdarlı Kolağası Feyzi Ağa’dır. Davutpaşa Askeri Rüştiyesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra Tıbbiye İdadisi’ne devam etmiştir. İdadiden mezun olduktan sonra ise Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’ye girmiştir.
Özellikle fizik olmak üzere fen derslerine ilgili çalışkan bir öğrenci olan Feyzi, bu ilgisini laboratuvarda çalışmalar yaparak sürdürmektedir. Ayrıca bu ilgi Esad Feyzi’yi üretkenliğe de yönlendirmiştir.
Bilim ve teknolojinin dünyasında yeni bilgiler salt bilimsel meraktan mı doğar?
Bilim insanlarının ürettiği bilgiler objektif ve evrensel mi?
Bilim ve teknolojinin gelişimi ile ilgili ön kabulleri sorgulayan bilim sosyoloğu Bruno Latour’u gelin birlikte yakından tanıyalım. 🔎
Savaşta topraklarının bir bölümünü Almanya’ya kaptıran Fransa’nın, Hitler travmasından yeni uyandığı yıllardır. Nazilerle iş birliği yapan Vichy rejimi gitmiş, yerine Charles De Guella liderliğindeki Özgür Fransa Kuvvetlerinin duruma vaziyet etmesiyle 4. Cumhuriyet gelmiştir.
Bruno Latour, 1947’nin bu çalkantılı Fransa'sında üzüm bağları ile ünlü Burgonya (Burgundy) bölgesinde şarap üretiminin başkenti sayılan Beaune kasabasında köklü bir ailenin sekizinci ve son çocuğu olarak dünyaya gelir.
Uzun bir uyku döneminden sonra, 1980’lerin ortalarında yeniden yükselişe geçen ekonomi sosyolojisi sosyal teorinin gündemini meşgul eden pek çok probleme farklı bakış açıları sunuyor. “Ağ Analizi” da bunlardan birisi… 🔗🔎
Sosyal ağlar, kurumlar, güç ilişkileri, firma ve organizasyonlar ekonomi sosyolojisinin gündemini işgal eden tartışmalardan... Sosyal ilişkilerin ekonomik hayatı nasıl etkilediği, bunların eylem ve mübadeleye etkisi ekonomi sosyolojisi içinde güçlü bir akım oluşturmuş durumda.
(Neo)liberalizmin yükselişiyle, uzun bir aradan sonra yeniden iktisadi olgulara yönelen sosyoloji, Amerikan akademisindeki bu serüvene sosyolojik geleneği ziyaretle başladı: 1980’lerde yapılsalcı teori bu kez piyasayı anlamak için sahneye çıktı.