Türkiye’de ve geç sanayileşen pek çok ülkede iktisat düşüncesi yazınında Milli İktisat doktriniyle kendine önemli bir yer açan karamsar bir Almanı, George Friedrich List’i (1789-1846) birlikte tanıyalım. 🔎
“…Oysa İngiltere dünyanın kalanına hükmediyor ve oyunun kurallarını kendi lehine göre değiştirebiliyordu. Yeni bir arayıştan çok daha fazlasına, yeni bir ekonomi yorumuna ihtiyacımız var. Bizler ‘vatan ve insanlık için’ bir şeyler yapmalıyız.”
Friedrich List 6 Ağustos 1789 tarihinde Baden-Württemberg sınırları içinde yer alan, Reutlingen’de siyasi ve ticari hayatta aktif olan bir ailenin ferdi olarak dünyaya geldi. Württemberg o dönemde Alman coğrafyasında yer alan en liberal eyaletlerden biriydi.
List’in içine doğduğu Almanya -belki Alman coğrafyası demek daha doğru- birbirinden bağımsız prensliklerden oluşan Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun varisiydi. Voltaire’e göreyse bu Almanya ne kutsal ne de Romalıydı, olsa olsa birer denge unsuru olan devletçikler topluluğuydu.
Doğduğu topraklarda siyasi iklim Fransız işgali sonrasında yerini otoriter bir rejime bırakmıştı. List’in hayatı boyunca demokratik değerlere önem vermesi, belki de bu otoriter rejime erken yaşlarında duyduğu nefretin bir sonucuydu.
Hayatının erken dönemine dair bilgilerimiz kısıtlı olsa da List’in bürokrasi kariyerine çok erken bir yaşta, 17 yaşında başladığını biliyoruz. Württemberg’de maliye bürokrasisinde çalışmaya başlayan List, aynı zamanda entelektüel çevrelerle de ilişkiler geliştirmişti.
Aynı yıllarda Tübingen Üniversitesi’ne kaydolan List burada hukuk eğitimi almaya başladı. Üniversitede içinde bulunduğu ortam fikirlerinin büyük oranda değişmesine neden olacaktı. Klasik Alman devlet yönetimine (Kameralizm) eleştirel bakmaya bu yıllarda başlamıştı.
List’e göre kameralist devlet anlayışı muhafazakardı. Oysa Alman coğrafyası bir değişimin eşiğindeydi, kameralist bürokratik geleneğin liberal rötuşlara ihtiyacı vardı. Zira, bu anlayış otoritenin (devletin) meşruiyetine dayanıyordu.
İçinde yaşadığımız dünya, diyordu List, değişime açık ve iktisadi olan belirleyici. O halde yeni bir devlet bilimine (Staatswirschaft) ihtiyaç vardı. Bu yeni devlet bilimi statükoyu koruyan değil, onu temelinden yıkan, devleti yeniden tanımlayan bir anlayışı benimsemeliydi.
List’e göre bürokrasi değişimi anlamalı, kabul etmeli ve ona yön vermeliydi. Ancak “akılcı” bir devlet idaresi toplumsal sorunu çözmede başarılı olabilirdi.
Tübingen’den ayrıldıktan sonra List, Württemberg hükümetinde değişik kademelerde görev aldı. Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlığı ile Başbakanlık görevlerini icra eden Johannes Schlayer’in danışmanlığını üstlendi ve kamu yönetiminde reform politikaları uyguladı.
List 1816’da “Württembergisches Archiv” dergisinde yazmaya başladı. Burada kaleme aldığı yazılar milli iktisat düşüncesinin ilk denemeleriydi. Almanya’nın neden ve nasıl birleşmesi gerektiği sorularına yanıt arayan List bazı işadamları ve siyasetçilerden yoğun bir destek gördü.
Ancak Alman birliğini ve daha demokratik bir yönetimi vurgulayan yazıları kısa süre içinde Württemberg Elektörü Wilhelm Friedrich’in öfkesini kazanmasına sebep oldu. Elektör ve ailesinin uzun bir süre takibinde kaldı ve polis gözetiminde yaşadı.
Bu aşamada List’in önünde iki seçenek vardı: ya üniversite özerkliğine sığınacak ya da Württemberg’i terk edecekti. Württemberg’in ileri gelenlerinin desteğiyle 1816 sonunda Tübingen Üniversitesi’nde akademik hayata adım attı.
List’in Tübingen Üniversitesi’ne gelişi akademik çevrelerde hiçbir zaman kabul görmedi. Üniversite senatosu birkaç kez sahip olduğu siyasi kimlik nedeniyle direnç gösterse de List’in ataması önünde duramadı.
Tübingen yıllarında genç yaştaki tecrübelerini kamu idaresi bilimi (Verwaltungswissesnchaft) bölümünde öğrencilere aktardı. Milli İktisat fikri burada şekillendi. 1818 ortalarında üniversite yönteminin istifasını istemesine kadar üniversitedeki akademik kariyerine devam etti.
Üniversite yönetimi List’i bir aksiyon adamı olarak görüyorken, List için Tübingen Üniversitesi Kameralist geleneğin Alman coğrafyasındaki merkezlerinden biriydi ve yıkılması gerekiyordu. Bu gerilimde ilk kazanan Kameralist hocalar olmuştu.
List 1819’da Württemberg Senatosu’na seçildi. Senatoda Alman birliğini ilk kez resmi bir platformda dile getirme imkânı yakaladı. “Bizim kaderimiz ekonomi” diyerek, Alman birliğini senatoda savundu.
Ona göre Alman birliğine giden yol, 39 prensliğin ekonomik entegrasyonundan geçiyordu. Goethe Alman dilinin tüm inceliklerini kullanarak bir Alman ulus inşası başlatmıştı ama ekonomik entegrasyon olmadan Alman milleti olunamazdı.
“Biz Almanlar, Almanca’nın etrafında toplandık ve onun yüce bir dil olduğuna inandık. Peki ya yetti mi? Hamburg’dan Leipzig’e gidebilir misiniz? Veyahut Vestfalya’daki paranız Hamburg ya da Württemberg’de geçer mi?”
Ekonomi, diyordu List, “bizim (Almanlar) için iktisadi olandan çok ötesinde bir anlama sahip; bir olmanın, birlik olmanın, millet olmanın koşulu”.
List’in fikirleri iş adamları tarafından destek görse bile yönetim tarafından hiçbir zaman onaylanmamıştı. Öyle ki, o yıllarda Alman birliği çok az sayıda Alman prensliği tarafından savunuluyordu. Prusya Alman birliğini savunanların başını çekiyordu.
Bu ateşli senatörün yaptığı konuşmalar çoğu Alman prensliği için bir yıkım çağrısıydı. Birliğe karşı, kendi küçük dünyasında mutlu olan prensliklerin Prusya öncülüğünde kurulan bir Alman birliğine girmesi düşünülemezdi.
Elektörlere göre List’in düşüncesi milliyetçilikten uzak, isyana teşvik eder mahiyetteydi. Bu düşünce List’in 1822 yılı nisan ayında halkı isyana teşvik suçundan hüküm giymesine neden oldu. Bu kararın ardından List bir süre Alman coğrafyasında kendisine yer aradı.
Ardından Paris’e giderek bir süre araştırmalarda bulundu ve Fransız entelektüel çevreleriyle yakın ilişkiler kurdu. Daha sonra İsviçre’ye gitti. Avusturya İmparatorluğu’na göre List Alman birliğini Prusya çıkarları için savunuyordu ve bu sebeple tehlikeliydi.
Avusturya İmparatorluğu İsviçre’ye List’in ülkeyi terk etmesi için baskıda bulununca, List kendi topraklarına, Württemberg’e dönmek zorunda kaldı. Württemberg’e döner dönmez tutuklandı.
Paris günlerinde tanıştığı “iki devrim fatihi” Lafeyette kendisini Amerika’ya davet etmişti. O vakitler bu teklifi kabul etmeyen List, tahliye olur olmaz 1825’te Amerika’ya gitti.
Amerika’ya gittiğinde ilk olarak göçmen Almanlarla temas kurdu. Burada bir not düşelim: 18. yüzyıl ortasından itibaren Amerika’ya başlayan göç dalgasıyla yaklaşık 1 milyon Alman Amerika’ya göç etmişti.
ABD’de Lafayette Koleji’nin kuruluşunda görev aldı ve buradan Amerikan yönetimiyle yakın temas kurdu. “Amerikan Sistemi”ni yani bebek endüstrilerin Britanya karşısında korunduğu, devletin endüstrileşmeyi teşvik ettiğini dönemin ABD başkanı John Q. Adams’ın yanında deneyimledi.
Bu yıllarda Alexander Hamilton List’i etkileyen en önemli figürdü. List için Hamilton “rasyonel, ekonomik milliyetçiliğin” fikir babasıydı. Amerika’yı baştan sona gezen List, orada da bir aksiyon adamı olmayı başardı.
Kısa sürede Amerikan iş çevreleri ile ilişkiler geliştirdi. Bu ilişkiler o kadar yoğun ve girift bir hal aldı ki, List başkan adayı Andrew Jackson’un seçim kampanyasında görev aldı. Tüm bu gayretler bu ateşli Almanın fikirlerini tatbik edebilmesinin bir yoluydu.
Bu yıllarda Amerika birbirinden bağımsız, farklı özelliklere sahip eyaletlerin muazzam bir ahenkle bir araya geldiği bir yerdi. Sınıfın, aristokrasinin olmadığı, sadece ve sadece ekonomik entegrasyon etrafında şekillenmiş bir devletti.
List’e göre Amerika Almanya için ütopya değil bir modeldi. Farklı uluslar, farklı eyaletler “ekonomik entegrasyon” sayesinde bir araya gelebilmişti. Württemberg Senatosu’nda “ekonomi bizim kaderimiz” diyen genç List için Amerika, kaderin tecelli etmiş haliydi.
“Demir sadece demir değil; demiryolu sadece ulaşımdan ibaret değildi. Bizim (Almanların) kaderimiz ağlarla örülmekten geçiyordu. Bir araya gelmenin şartı Gümrük Birliği’ydi. Bu ise ekonomik entegrasyon ve bazen de savaşla mümkündü.”
List’in bu sözleri Bismarck tarafından seneler sonra tekrar edilecekti. “Kan ve demir” diyecekti Bismarck, Büyük Almanya’yı bir araya getiren iki öğeyi anlatmak için.
Aynı yıllarda, 1876’da bir diğer Alman, Siemens’in kurucusu Werner von Siemens Fransa ve Britanya tehlikesi karşısında senatoda korumacılığı savunan bir konuşma yapacak ve “…(beyler) ekonomi bizim kaderimiz” diyecekti.
Amerika yıllarında List Amerika’nın yakın gelecekte Britanya’yı geçerek ekonomik güç olacağını iddia ediyordu. Hatta disiplinli ve birlik sağlamış bir Almanya da Britanya’yı geçebilirdi. Bu senaryoda dünya iki büyük güce Almanlar ile Amerikalıların gerilimlerine sahne olacaktı.
List, Başkan Andrew Jackson’ın elçisi olarak 1832’de Baden’e döndü. Ancak ne Württemberg Senatosu ne de diğer prenslikler List’in Alman coğrafyasında bulunmasını istiyordu. Ancak Amerikan baskısı karşısında çaresiz kalmışlardı.
O yıllarında aldığı notlar ünlü eseri Politik Ekonomide Ulusal Sistem’in (Das Nationale System der Politischen Ökonomie) büyük oranda içeriğini belirledi.Dünyada iktisadi sistemin nasıl işlediği,Britanya’nın modern dünyayı nasıl biçimlendirdiği üzerine tarihsel açıklamalar yaptı.
Tüm bu tartışmalar kitabın çerçevesini belirlemişti. Yine aynı şekilde Fransa yıllarında aldığı notlar ve edindiği çevre, dönemin hakim düşüncesini yani “ilerlemeyi” benimsemesinde etkili olmuştu.
1841’de yayımladığı Politik Ekonomide Ulusal Sistem, Amerikan iktisat düşüncesinin Alman tarihselci geleneğin elinde başarılı bir değerlendirmesiydi. List’e göre bugünün Britanyasını anlamak ancak ve ancak tarihsel bir okumayla mümkün olabilirdi.
Kitapta Almanya’da Gümrük Birliği, Bebek Endüstri tezi gibi konuları detaylı ve mukayeseli olarak tartışmıştı. List bu kitabı yazarken Britanya’nın tahakkümüne, liberal iktisat öğretisine karşı çıkıyordu.
Seneler sonra Schumpeter Almanya’yı açıklarken List’ten “ulusal birliğin embriyosu olarak Gümrük Birliği’ni görüyordu ve bu düşüncesinde çok haklıydı” diye söz edecekti.
Britanya tahakkümünden kurtulmak özgürleşmenin ve gelişmenin ön koşuluydu. Kitabını önce vatana sonra da insanlığa adamasının nedeni bu düşünceydi.
Ekonomik ilerlemeyle beraber yükselen milliyetçilik List’in rahat bir nefes almasını sağlamıştı. Bir süre stratejik sektörler üzerine çalıştı ve demiryollarının kuruluşunda görev aldı.
List’in stratejik olarak gördüğü sektörler, Almanya’nın İngiltere karşısında ‘rekabetçi üstünlük’ kuracağı alanlardı. Bu sebeple kimya, eczacılık, demir çelik gibi alanlara özel önem verilmeliydi.
Neticede Britanya ve liberal iktisat öğretisi mukayeseli üstünlüğü savunuyordu. Bu hesaba göre Alman prensliklerine düşen rol Avrupa’nın tahıl ambarı olmaktı. Bu bir yazgı değil, Britanya’nın politikasıydı ve değiştirmek ancak ve ancak rekabetçi üstünlükle mümkündü.
List’in bu reçetesi çeyrek asır içinde Bismarck tarafından hayata geçirilecekti. Bismarck döneminde açılan üniversitelerin tamamı bu stratejik sektörleri beslemek için kurulacaktı.
“Bizim kaderimiz bir araya gelmeye, beraber yaşamaya, Britanya karşısında durmaya bağlı” diyordu List. Hayalini kurduğu Büyük Almanya’yı görmesi mümkün olmadı. 1846’da bir otel odasında, General Marquez Lafayette’nin kendisine hediye ettiği silahla intihar etti.
“Büyük Almanya” kurulduktan sonra, bu “asi” Alman’a iade-i itibar yapılarak, Württemberg’te adına küçük bir anıt ve arşiv merkezi açıldı.
Friedrich List Amerikan iktisat düşüncesi ile Avrupa iktisat düşüncesi arasında köprü kuran ilk isimlerden biri. Antik Yunan’dan başlattığı analizler ile Alman iktisadi düşüncesinde kendine sağlam bir yer edindi.
Öncüsü olarak başlattığı tartışmalar ise sonradan Alman entelektüeller, özellikle de Alman Tarihçi Okulu tarafından daha da genişletildi. List’in yaşamı ve eserleri, Almanya’da iktisadi sorun ile toplumsal meselenin nasıl iç içe geçtiğinin somut bir göstergesidir.
List’in Alman entelektüeller üzerindeki etkisini, Kameralizmden Alman Tarihçi Okulu’na geçiş sürecini tartışan detaylı bir çalışma Rüdiger vom Bruch tarafından kaleme alındı. Çalışmaya şuradan ulaşabilirsiniz: onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.100…
List hakındaki çalışmalarıyla tanınan Eugen Wendler’in List hakkındaki bir konuşması için:
William Otto Henderson’un List’in sosyal meseleye bakışını tartıştığı yazıya şuradan ulaşabilirsiniz: search.proquest.com/openview/8e8db…
Almanya’da sosyal mesele Alman düşünce geleneği içinde sadece sosyolojinin değil iktisadın da gündemini belirlemiştir. List ve Marx’ı Almanya’da “sosyal mesele” açısından değerlendiren bir çalışma Roman Szporluk tarafından kaleme alındı.
Friedrich List’in hali hazırda iki kapsamlı biyografisi bulunuyor.
List’in düşünceleri geç dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet’te oldukça geniş bir kitleyi etkilemişti. List, geç sanayileşen ülkelere başarıyla test edilmiş bir reçete sunuyordu.
Zafer Toprak Hoca’nın geç dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet’te Milli İktisat tartışmalarını incelediği çalışması, sadece List’in Türk düşüncesindeki yerini göstermekle kalmayan, dönemin tartışmalarını tüm detaylarıyla yansıtan bir klasiktir.
Ziya Gökalp ve milli iktisat düşüncesi üzerine bir tartışma için bkz.
Oya Okan- “İktisat – Milli İktisat – Ziya Gökalp”
(Bu çalışma Korkut Tuna ve İsmail Coşkun’un editörlüğünü üstlendiği ve Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Ziya Gökalp kitabı içinde yer almaktadır.)
Friedrich List’in Almanya’da sosyal ve iktisadi meseleler üzerine yürüttüğü tartışmalar için Emrah Yıldız’ın İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümün’de savunduğu “Friedrich List’in Toplumsal, Siyasal ve İktisadi Görüşleri” adlı çalışmaya bakabilirsiniz.
List’in Ziya Gökalp ve Türkiye’de iktisadi düşüncede oynadığı rolü tartışan bir diğer çalışma için Hüseyin Safa Ünal’ın ODTÜ İktisat Bölümü’nde savunduğu yüksek lisans tezine bakabilirsiniz.
Friedrich List paylaşımını Dr. Emrah YILDIZ arkadaşımız hazırladı.

Çok teşekkür ederiz.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with İstanbul Sosyoloji

İstanbul Sosyoloji Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @iuefsosyoloji

22 Jan
Thomas Bernhard / 9 Şubat 1931 – 12 Şubat 1989
🔎📚 Image
1949 yılı, Salzburg. Thomas’ın ciddi solunum yolları rahatsızlıkları var. Bir türlü iyileşemiyor. Ocak ayında acilen bir hastaneye kaldırılıyor. “Ölecek” deniyor; çocuk ve ergenlerin bulunduğu bir yatakhaneye yerleştiriliyor.
Ölümü bekleyen, sürekli kan kusup öksürüklere boğulan yetişkinlerle, çocukların koğuşu arasında yalnızca demir parmaklıklar var. Yakalandıkları ölümcül hastalıktan kurtulma ümidi besleyen çocukları ve hiçbir ümidi kalmamış hastaları demir parmaklıklar ardından seyrediyor.
Read 67 tweets
19 Jan
Türkiye'de siyaset sosyolojisi çalışmalarının öncü ismi Prof. Dr. Nur Vergin'i (21 Eylül 1941-18 Ocak 2021) kaybettik.🍂

Nur Vergin'in hayatına, akademik kariyerine ve çalışmalarına ilişkin bazı notlar...
@iu_siyasetsosyo
Nur Vergin, 21 Eylül 1941'de İstanbul'da dünyaya gelir. Babası, Atatürk'ün yakın arkadaşı olan Nuri Conker'in oğlu Mahmut Conker, annesi ise Müşerref Hanım'dır.
Beş yaşındayken anne ve babası boşanır. Bir süre sonra annesi Türkiye'nin ilk Vatikan Büyükelçisi olan Nureddin Vergin ile evlenir. Vergin, ömrünün sonuna kadar asıl soyadı olan Conker'i değil, gerçek bir baba kabul ettiği Vergin'in soyadını kullanır.
Read 20 tweets
16 Jan
1960’lı yıllarda “Asya Tipi Üretim Tarzı” kavramı üzerine yaptığı çalışmalarla Türk toplum tarihi tartışmalarının ve İÜ İktisat Fakültesi’nde verdiği dersler ve eserleriyle Türkiye’deki iktisat eğitiminin önemli ismi Sencer Divitçioğlu’nu birlikte tanıyalım.
14 Şubat 1927’de İstanbul’da Doktor Necmettin Divitçioğlu ve Emine İclal Divitçioğlu çiftinin çocuğu olarak dünya gelir. İki dedesi de Osmanlı paşasıdır. Necmettin Divitçioğlu’nun babası Divitçi İsmail Hakkı Paşa, Emine İclal’in babası ise Zühtü Paşa’dır.
Divitçi İsmail Hakkı Paşa, Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde komutandır. Müşirliğe (mareşalliğe) kadar yükselmiş olan Paşa, vezir rütbesiyle İşkodra ve Üsküp valilikleri yapar. Bir dönem doğum yeri Trabzon’da sürgün olarak bulunan Paşa sonra Erzurum ve Yanya valiliği yapar.
Read 59 tweets
11 Jan
1933 üniversite reformu sonrasında İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji ve sosyal politikaları veren mülteci profesörlerden Gerhard Kessler’in sosyoloji ve sosyal politika dersleri hakkında üniversiteye sunduğu raporları birlikte inceleyelim. 🔎
Z. F. Fındıkoğlu’nun “İş” dergisinin Kessler’e veda niteliğindeki sayısında, bir nottan öğrendiğimize göre, prosedür gereği her yıl sonunda dersler hakkında bir rapor sunulması gerekir.Kessler’in ciddiye alarak hazırladığı raporların çoğunun “hasıraltı” edildiği belirtilmektedir.
Kessler’in 1933-1951 yılları arasında verdiği düşünülen 17 rapordan ikisi “İş” dergisi tarafından yayımlanmıştır. Fakat bu iki rapordan önce, Kessler’in 1934-45 öğretim yılının açılış dersi olarak sunduğu “Türkiye’de Sosyolojinin Vazifeleri” başlıklı konuşmasına bakalım.
Read 25 tweets
8 Jan
🔎Efsaneden millî kimlik inşasına:
Şahnâme ve Firdevsî (ö. 1020’den sonra)

(Minyatür: Sultan Mahmûd ve şair meclisi)
Fars edebiyatı denildiğinde akla gelen üç büyük şair: Hâfız-ı Şirâzî, Ömer Hayyam ve Firdevsî-i Tusî. Bu üç şairin büyüklüğü, sanatlarının kuvvetinden ziyade isimlerinin etrafında şekillenen fikir ve hayattandır.
Firdevsî’yi diğer şairlerden ayıran vasfı ise İran millî kimliğinin en önemli yapı taşlarından biri olan Şahnâme’nin müellifi oluşudur. Bugün bir İran milletinden söz ediliyorsa bunda en büyük pay şüphesiz ki ona aittir.
Read 92 tweets
4 Jan
Bilimsel gelişmeleri takip etmenin önemini anlamaya dair kıymetli bir örnek olan ve kendi röntgen cihazını kurarak Türkiye’de tıbbi anlamda X-ışınlarını ilk defa kullanan radyolojinin öncü ismi Dr. Esad Feyzi’yi (1874-1901) birlikte tanıyalım... 🔎
Esad Feyzi 1874 yılında Gemlik’te doğdu. Babası Üsküdarlı Kolağası Feyzi Ağa’dır. Davutpaşa Askeri Rüştiyesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra Tıbbiye İdadisi’ne devam etmiştir. İdadiden mezun olduktan sonra ise Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’ye girmiştir.
Özellikle fizik olmak üzere fen derslerine ilgili çalışkan bir öğrenci olan Feyzi, bu ilgisini laboratuvarda çalışmalar yaparak sürdürmektedir. Ayrıca bu ilgi Esad Feyzi’yi üretkenliğe de yönlendirmiştir.
Read 38 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!