Bu sabah piyasada gördüğümüz #usdtry #dolar kuru hafta sonu ortaya çıkan siyasal riski yansıtıyor.
Bunu nasıl okumak gerekir?
Kur buradan nereye gider?
Döviz talebini artırabilecek üç etken var:

1) İthalat talebininin artması ve cari açığın finansmanı,
2) Yurt içi yerleşiklerin ve yabancı yatırımcıların portföy tercihlerinin yabancı para lehine değişmesi,
3) Net dış borç geri ödemeleri ve dışarıya olan yükümlülüklerin azalması.
Kurun hızlı ve sert artışı, 1. ve kısmen 2. kanallar için otomatik dengeleyicidir. Paranız denge değerinin aşırı derecede altına gelirse, içeride ikamesi yapılabilecek malların ithalatı azalır. Kurun daha fazla artma olasılığı düşer, yatırım için döviz almak cazibesini yitirir.
Türkiye’nin mevcut cari açığının finansmanı, kurun bu düzeyinde bundan sonra ilave baskı oluşturmaz.
Zaten içeride yabancı yatırımcı azalmış durumda olduğundan yabancı çıkışı çok sorun değil.
Yurt içi yerleşikler dövizde uzun pozisyonda, dengeleri sarsacak ilave talep beklenmez.
Dışarıya olan yükümlülükler ise şimdiye kadar biraz yüksek maliyetle de olsa çevrilebiliyordu. Borç vadesi geldiğinde bir yıl daha yenilemek mümkündü. İthalat yapacak firmalar, yurt dışı işlemleri için kredi kullanacak bankalar çok ciddi sorun olmadan yeni finansman bulabiliyordu
Zaten 2018’den beri artan belirsizlik ve risk yüzünden kreditörlerin ve borçluların ortak tercihiyle her vesileyle dış borçlar azaltılmaya çalışılıyordu. Firmaların ve bankaların yurt dışına kısa vadedeki yükümlülükleri, ellerindeki döviz mevcudu ile ödeyebilecekleri düzeydeydi.
Merkez Bankası akıl, mantık ve hesap dışı işler yapıp öngörülebilirliği azalttıkça kur da hem bu riskleri hem artan enflasyon beklentisini (tabi belirsizlik primini de ekleyerek) yansıtacak şekilde değer kaybediyordu. Reel efektif kur daha fazla düşemediği için yatay seyrediyordu
Bu çerçevede bizi bekleyen, riskler ve belirsizlik yüzünden kurun arttığı, kur artışı ve yanlış para politikasının enflasyonu körüklediği, ücret ve fiyat artışlatının beklentileri bozduğu, bunun yeniden kur artışına neden olduğu bir sarmal olabilirdi en kötüsü.
1990’lar modeli!
Ama bütün bu analiz, işlerin yanlış politikalarla ve beceriksizce de olsa;
❗️MEVCUT ÇERÇEVEDE ❗️
süreceği varsayımına dayanıyor.
Türkiye’nin yeniden 2020’deki duruma dönmesi ve ekonomik risklere, dış dünya açısından siyasal ve hatta yasal risklerin de eklendiği bir durum farklı.
Dış politika kaynaklı kriz, siyasal çalkantı ve gerilim, bölgesel jeopolitik risklerin askeri çatışmaya dönüşmesi (Suriye’deki mevcut harekatın ya da terör örgütlerine yönelik operasyonların ötesinde), Türkiye’nin kapsamlı ve kısıtlayıcı yaptırımlara muhatap olması işi değiştirir
Böyle bir durumda bile aslında borç çevirme (rollover) oranları sıfıra düşmeyeceğinden firmaların ve bankaların döviz likiditesi krizin çöküşe dönüşmesini ilk anda önlerdi. Ama bir önceki ekonomi yönetiminin bize mirası olan şu #128MilyarDolarNerede meselesi devreye giriyor.
Firmalar borçlarını ödemek için bankalardan paralarını çekince, dövizlerini mevduat ya da swap olarak Merkez Bankası’nda tutan bankalar da oradan isteyecek.
Şayet yetkililerin sürekli tekrar ettiği gibi Merkez Bankamızın rezervleri tavana ulaşmışsa endişe edecek bir şey olmaz.
Merkez Bankası, bankaların kendi ihtiyaçları ve firmaların borç ödeme için talep ettiği dövizleri ödedikçe rezervler üzerinde baskı oluşmaya, ödemeler gecikmeye başlarsa -bahsetmeyi dahi hiç istemediğim- olumsuzluklar yaşanabilir. Bu ise piyasaya yayılma riski olan bir sorundur.
Bugün gördüğümüz fiyatlar kısmen bu -Allah korusun- diyerek andığımız kurguyu yansıttığı için olağanın dışında.
Kriz çözülür, riskler eski düzeyine geriler, siyasal ve jeopolitik belirsizlik ortadan kalkarsa, hatta bugünkü düzeyde sınırlı tutulur, daha fazla büyümezse sorun yok.
Kur, (ekonominin yediği darbenin izini yansıtacak şekilde) öncekine göre bir basamak yukarıda da olsa tahmin edilebilir seyrini izlemeyi sürdürür. 90 model ekonomi ile seçime kadar idare ederiz. Ama endişelerimiz haklı çıkarsa bu zamana kadarki tahminler anlamsızlaşabilir.
Her halükarda, Türkiye’nin dış dünyadan kaynak kullanım olanağı azalacak, bu koşullar altında finanse edebileceği kadar -yani sıfıra yakın ya da artı- bir cari denge ile yola devam edilecek.

Sükuneti koruyup, paniğe kapılmadan ama temkinli ve önlem alarak izlemekte yarar var.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ibrahim M. Turhan

Ibrahim M. Turhan Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @ibrahimmturhan2

26 Oct
Sosyal medyada yayılan ve artık neredeyse standart hale gelen bir sahne.
Sokak röportajında iktidarı savunan bir vatandaş, karşısına aldığı gençleri azarlıyor ve nankörlükle suçluyor.
“Çıkar cebindeki telefonu!” ya da
“Durumumuz çok iyi”.

Goygoyculuğu bırakıp istatistiğe bakın.
En son açıklanan resmi istatistik verilerine göre;

* Medyan gelirin %60'ına göre hesaplanan sürekli yoksulluk oranı 2018’den beri artıyor.
* Toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelire sahip olan ve göreli anlamda yoksul sayılanların sayısı 12,7 milyon.
Bu iş öyle, “çıkar telefonunu” ile olmaz. Uluslararası kabul gören bir “yoksunluk” tanımı vardır.
Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade eder ve ‘aşağıdaki dokuz maddeden en az dördünü maddi olarak karşılayamama’ olarak tanımlanır.
Bakın bu maddeler neler:
Read 8 tweets
25 Oct
1993 Eylül - 1994 Nisan:
#USDTRY Kuru 11.750’den 39.850’ye çıktı.
Kur 2,4 kat arttı.
Net rezervler eksiye düştü.
94 Krizi diye tarihe geçti.
2001 yılı başında bugünkü ifadeyle 67 kuruştan (dönemin 667 bin lirası) USD kuru önce 1,07 TL’ye, sonra 1,64’e ve 2002 Ağustos’ta da 1,70’e çıktı.
Eski parayla 1 milyon 700 bin lira.
Artış; ilk seferde yüzde 61, toplamda 2,5 kat idi.
Net rezerv eksiydi.
2001 Krizi tarihe geçti.
Eylül 2017’de 3,40 olan #usdtry kuru Ağustos 2018’de 2 kat artarak 6,88’e çıktı.
22 Ekim’de 9,60 oldu.
Artış 2,8 kat. Net rezervler yine eksi ve 1994’teki seviyesinin de 2001’deki seviyesinin de altında.

Buna Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi krizi demeyeceğiz de ne diyeceğiz?
Read 4 tweets
24 Oct
Havada bir değişiklik kokusu var…
İş dünyasından bürokrasiye, iktidar çevrelerinden muhalefete kadar yayılan bir psikoloji değişimi hissediliyor. Siyasette demokratik yollardan ve usulüne uygun biçimde değişimin gerçekleşmesi olasılığı ilk kez bu kadar artmış görünüyor.
Ne oldu?
Türkiye’deki sorunların kökleri daha eskiye uzansa da 2018’den beri ülkenin yönetiminin gün geçtikçe bozulduğu, sorunların kronikleştiği tespiti iyi eğitimli üst sosyoekonomik gruplarda genel kabul gören bir yargı. Buna karşın yakın zamana kadar toplumun geneline yayılmamıştı.
Kötü yönetime, başta ekonomi olmak üzere hemen her alanda yaşanan sorunlara ve irrasyonelliğin dibini bulan politikalara rağmen CB Erdoğan’ın iktidarını şimdiye kadar korumuş olması bir türlü izah edilemiyor, bu alanda türlü komplo teorilerinin geliştirilmesine olanak tanıyordu.
Read 18 tweets
22 Oct
Türkiye ekonomisini bugünkü duruma getiren hazin süreçte üç büyük kırılma noktası var. Ve bunları tarih de kaydedecek.
1) 15 Mayıs 2018
2) 25 Mart 2019
3) 19 Mart 2021
15 Mayıs 2018:
CB Erdoğan Londra’da katıldığı yatırımcı toplantısında; “faiz sebep-enflasyon sonuçtur, bu konudaki bilgilerinizi gözden geçirin…Merkez Bankası yürütmenin başındaki cumhurbaşkanının verdiği sinyalleri bir kenara koyamaz” dedi.

bbc.com/turkce/44134215
O zamana kadar Erdoğan bu sözleri zaman zaman sarfediyordu. Ama yönetimde yer alan sağduyulu ve yatırımcıların güvenilir gördüğü isimler, piyasaları, bunun dünyanın her yerinde politikacılardan duyabileceğiniz seçmene yönelik retorik olduğuna ikna ediyordu.
Read 18 tweets
19 Oct
Bugünkü TÜSİAD toplantısı bana
4 Şubat 2020’de Gazete Pencere’de yayımlanan yazımı çağrıştırdı.
Twitter hesabından paylaşılmaya çok uygun olmasa da son kısmını ilgilenenler için bir akış olarak paylaşıyorum.
Tekerlek, tarım ve yazı devrimlerini yerleşiklilik; sanayi ve bilgi devrimlerini kentlilik yaptı. Demokrasi de yine kentli orta sınıfın eseriydi. Bu toplumsal sınıf Batıdaki bütün değişimlerin itici gücü oldu.
Orta sınıfın zenginliği, meslek sahipliği ya da rasyonel ticaret kazancı yoluyla oldu.
Birincisi seküler bilginin sistemleştirilmesini, ikincisi bilimsel buluşları, dolayısıyla araştırma ve geliştirmeyi gerektiriyor ve orta sınıf bunlara parasal destek sağlıyordu.
Read 11 tweets
19 Oct
100 TL banknotunuz…
Siz 100 TL’niz var sanıyorsunuz ama hükümetlerin eli cebinizde…
Enflasyon yoluyla paranızı size fark ettirmeden ‘tırtıklıyorlar’.
İşte Ocak 2009’da dolaşıma çıkan yüz liralık banknotun hazin hikayesi… Image
Ağustos 2014:
Ocak 2009’dan beri birikimli enflasyon %51,3
Siz hâlâ cebinizde 100 TL var sanıyorsunuz ama Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı gün o banknotun satın alma gücü ilk günkü değerine göre sadece 66 TL 10 krş.
Paranızın üçte biri gitti❗️
2016 Ağustos:
Aradan iki yıl geçmiş…
İki seçim yaşanmış. Biri seçim hükümeti olmak üzere dört hükümet gelip geçmiş. Ülke hain bir darbe girişimini halkın dirayeti sayesinde atlatmış. Sular durulduysa da riskler artmış.
Birikimli enflasyon %75,1.
100 TL olmuş 57 TL 10 krş.
Read 9 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(