Sosyal medyada yayılan ve artık neredeyse standart hale gelen bir sahne.
Sokak röportajında iktidarı savunan bir vatandaş, karşısına aldığı gençleri azarlıyor ve nankörlükle suçluyor.
“Çıkar cebindeki telefonu!” ya da
“Durumumuz çok iyi”.

Goygoyculuğu bırakıp istatistiğe bakın.
En son açıklanan resmi istatistik verilerine göre;

* Medyan gelirin %60'ına göre hesaplanan sürekli yoksulluk oranı 2018’den beri artıyor.
* Toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelire sahip olan ve göreli anlamda yoksul sayılanların sayısı 12,7 milyon.
Bu iş öyle, “çıkar telefonunu” ile olmaz. Uluslararası kabul gören bir “yoksunluk” tanımı vardır.
Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade eder ve ‘aşağıdaki dokuz maddeden en az dördünü maddi olarak karşılayamama’ olarak tanımlanır.
Bakın bu maddeler neler:
1) Çamaşır makinesi sahipliği
2) Renkli televizyon sahipliği
3) Telefon sahipliği
4) Otomobil sahipliği
5) O ay için beklenmedik harcamaları yapabilme
6) Evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme
7) kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme
+
(devam ediyor)
8) iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme
9) evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme

İşte toplam nüfus içinde bu dokuz maddeden dördünü SÜREKLİ OLARAK karşılayamayan kişilerin oranı bu istatistik hesaplanmaya başladığından beri ilk defa bir önceki yıla göre arttı!
TUİK tarafından yoksunluk içindeki vatandaşlarımızın sayısı 23 milyon kişi olarak açıklandı!
İktidar sözcüleri “valla billa çok iyiyiz, halinize şükredin” demeden önce devletin resmi istatistik verisine bir baksın.
Türkiye’yi Bangladeş, Somali ya da Zambiya ile karşılaştırmak yanlış. Dünya Bankası’nın kişi başına düşen gelirin 4 bin - 12 bin 500 dolar arasında olduğu Türkiye gibi ülkeler için kullandığı yoksulluk sınırı günde 5,50 dolar.
Bugün bu sınır ayda 1.600 TL yapıyor.
Asgari ücret, iki yetişkin ve bir çocuktan oluşan bir aile için yoksulluk sınırının yüzde 60’ı bile yapmıyor!

İşte resmi istatistiklerle gerçek durum bu.
“İnsafınız kurusun!” diyeceğim ama zaten ne vicdan ne insaf ne de akıl kalmış…

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ibrahim M. Turhan

Ibrahim M. Turhan Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @ibrahimmturhan2

25 Oct
Bu sabah piyasada gördüğümüz #usdtry #dolar kuru hafta sonu ortaya çıkan siyasal riski yansıtıyor.
Bunu nasıl okumak gerekir?
Kur buradan nereye gider?
Döviz talebini artırabilecek üç etken var:

1) İthalat talebininin artması ve cari açığın finansmanı,
2) Yurt içi yerleşiklerin ve yabancı yatırımcıların portföy tercihlerinin yabancı para lehine değişmesi,
3) Net dış borç geri ödemeleri ve dışarıya olan yükümlülüklerin azalması.
Kurun hızlı ve sert artışı, 1. ve kısmen 2. kanallar için otomatik dengeleyicidir. Paranız denge değerinin aşırı derecede altına gelirse, içeride ikamesi yapılabilecek malların ithalatı azalır. Kurun daha fazla artma olasılığı düşer, yatırım için döviz almak cazibesini yitirir.
Read 16 tweets
25 Oct
1993 Eylül - 1994 Nisan:
#USDTRY Kuru 11.750’den 39.850’ye çıktı.
Kur 2,4 kat arttı.
Net rezervler eksiye düştü.
94 Krizi diye tarihe geçti.
2001 yılı başında bugünkü ifadeyle 67 kuruştan (dönemin 667 bin lirası) USD kuru önce 1,07 TL’ye, sonra 1,64’e ve 2002 Ağustos’ta da 1,70’e çıktı.
Eski parayla 1 milyon 700 bin lira.
Artış; ilk seferde yüzde 61, toplamda 2,5 kat idi.
Net rezerv eksiydi.
2001 Krizi tarihe geçti.
Eylül 2017’de 3,40 olan #usdtry kuru Ağustos 2018’de 2 kat artarak 6,88’e çıktı.
22 Ekim’de 9,60 oldu.
Artış 2,8 kat. Net rezervler yine eksi ve 1994’teki seviyesinin de 2001’deki seviyesinin de altında.

Buna Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi krizi demeyeceğiz de ne diyeceğiz?
Read 4 tweets
24 Oct
Havada bir değişiklik kokusu var…
İş dünyasından bürokrasiye, iktidar çevrelerinden muhalefete kadar yayılan bir psikoloji değişimi hissediliyor. Siyasette demokratik yollardan ve usulüne uygun biçimde değişimin gerçekleşmesi olasılığı ilk kez bu kadar artmış görünüyor.
Ne oldu?
Türkiye’deki sorunların kökleri daha eskiye uzansa da 2018’den beri ülkenin yönetiminin gün geçtikçe bozulduğu, sorunların kronikleştiği tespiti iyi eğitimli üst sosyoekonomik gruplarda genel kabul gören bir yargı. Buna karşın yakın zamana kadar toplumun geneline yayılmamıştı.
Kötü yönetime, başta ekonomi olmak üzere hemen her alanda yaşanan sorunlara ve irrasyonelliğin dibini bulan politikalara rağmen CB Erdoğan’ın iktidarını şimdiye kadar korumuş olması bir türlü izah edilemiyor, bu alanda türlü komplo teorilerinin geliştirilmesine olanak tanıyordu.
Read 18 tweets
22 Oct
Türkiye ekonomisini bugünkü duruma getiren hazin süreçte üç büyük kırılma noktası var. Ve bunları tarih de kaydedecek.
1) 15 Mayıs 2018
2) 25 Mart 2019
3) 19 Mart 2021
15 Mayıs 2018:
CB Erdoğan Londra’da katıldığı yatırımcı toplantısında; “faiz sebep-enflasyon sonuçtur, bu konudaki bilgilerinizi gözden geçirin…Merkez Bankası yürütmenin başındaki cumhurbaşkanının verdiği sinyalleri bir kenara koyamaz” dedi.

bbc.com/turkce/44134215
O zamana kadar Erdoğan bu sözleri zaman zaman sarfediyordu. Ama yönetimde yer alan sağduyulu ve yatırımcıların güvenilir gördüğü isimler, piyasaları, bunun dünyanın her yerinde politikacılardan duyabileceğiniz seçmene yönelik retorik olduğuna ikna ediyordu.
Read 18 tweets
19 Oct
Bugünkü TÜSİAD toplantısı bana
4 Şubat 2020’de Gazete Pencere’de yayımlanan yazımı çağrıştırdı.
Twitter hesabından paylaşılmaya çok uygun olmasa da son kısmını ilgilenenler için bir akış olarak paylaşıyorum.
Tekerlek, tarım ve yazı devrimlerini yerleşiklilik; sanayi ve bilgi devrimlerini kentlilik yaptı. Demokrasi de yine kentli orta sınıfın eseriydi. Bu toplumsal sınıf Batıdaki bütün değişimlerin itici gücü oldu.
Orta sınıfın zenginliği, meslek sahipliği ya da rasyonel ticaret kazancı yoluyla oldu.
Birincisi seküler bilginin sistemleştirilmesini, ikincisi bilimsel buluşları, dolayısıyla araştırma ve geliştirmeyi gerektiriyor ve orta sınıf bunlara parasal destek sağlıyordu.
Read 11 tweets
19 Oct
100 TL banknotunuz…
Siz 100 TL’niz var sanıyorsunuz ama hükümetlerin eli cebinizde…
Enflasyon yoluyla paranızı size fark ettirmeden ‘tırtıklıyorlar’.
İşte Ocak 2009’da dolaşıma çıkan yüz liralık banknotun hazin hikayesi… Image
Ağustos 2014:
Ocak 2009’dan beri birikimli enflasyon %51,3
Siz hâlâ cebinizde 100 TL var sanıyorsunuz ama Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı gün o banknotun satın alma gücü ilk günkü değerine göre sadece 66 TL 10 krş.
Paranızın üçte biri gitti❗️
2016 Ağustos:
Aradan iki yıl geçmiş…
İki seçim yaşanmış. Biri seçim hükümeti olmak üzere dört hükümet gelip geçmiş. Ülke hain bir darbe girişimini halkın dirayeti sayesinde atlatmış. Sular durulduysa da riskler artmış.
Birikimli enflasyon %75,1.
100 TL olmuş 57 TL 10 krş.
Read 9 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(