Dünya dengeleri çok farklı şu sıralar. Çin Rusya'ya açıktan destek veremiyor, çünkü bu, Çin'deki ayrılıkçı bölge/unsurlar üzerinde negatif etki yapabilir. Ama aynı Çin, Rusya'nın Ukrayna'da yaptığı Tayvan'da yapmak arzusunda ve bu nedenle müttefiki Rusya'ya karşı da çıkmıyor.
Çin, Rusya'ya enerji konusundaki bağımlılık, ABD/NATO karşısında Rusya'nın desteğine duyduğu ihtiyaç, Rusya'nın Batı ile Çin arasında adeta bir güvenlik seti olması, Rusya'nın zayıflaması halinde sıranın kendisine geleceğini bilmesinden ötürü sessizce onaylıyor.
Hindistan; Çin'e karşı Rusya'nın desteğine ihtiyaç duyduğu için Rusya'ya karşı tavır koymuyor. Aynı Hindistan; Nepal, Sri Lanka, Bhutan, Tibet gibi alanlarda Rusya'nın yaptığını yapmayı arzuluyor ve bu nedenle Rusya'ya karşı çıkmaktan kaçınıyor.
Rusya'ya açıktan karşı çıkmaktan imtina eden Hindistan, ABD ve Batı'nın desteğini kaybetmemek, kendi içindeki sorunlu bölgelerin eline koz vermemek adına sorunun "diyalog üzerinden çözülmesi"ne dayalı uzun vaazlar veriyor.
Türkiye'nin durumunu geçmişte çokça anlatmıştım. Merkez Asya ülkelerinin Rusya'ya karşı açıklama yapmasını beklemek afaki. AB deseniz parçalı bulutlu. Zira enerjide Rusya'ya bağımlı, ABD'nin kendilerine dönük politikalardan rahatsız, Rusya ile savaş çıkmasından endişeli vs vs.
Böylesi bir konjonktürde Rusya'nın Karadeniz'de genişlemesi, Ukrayna topraklarının bir bölümü yutması elbette Türkiye'nin istemediği bir şey. Ama Türkiye'nin bundan daha fazla istemediği bir şey varsa o da; Karadeniz'de büyüme riski taşıyan bir savaştır.
Bu bakımdan hoşuna gitmese dahi, mevcut durumun Türkiye açısından kötünün iyisi olduğunu düşünüyorum. Bir şartla: Karadeniz'de Rus ayısına karşı gücünü arttırma konusuna daha fazla eğilmeli Türkiye. Bu bölge yeni bir güvenlik tehdidi sahasına dönüşmüş vaziyette.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ukrayna-Rusya gerilimi, bu gerilim üzerinden ABD-İngiltere’nin temel hedefleri, Rusya’nın Ukrayna’daki ayrılıkçı bölgeleri tanıması, Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar ve bunların Rusya-Çin ilişkilerine dolayısıyla küresel güç rekabetine etkilerine dair pek çok şey yazdım.
Ancak sorular çerçevesinde ve parçalı olarak değindiğim için bu konuya dair bütünlüklü bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim. Bu konuyu önemsiyorum zira 2019’da yazdığım gibi, küresel rekabetteki sertleşme, ülkeleri saflarını net ve keskin bir şekilde belirlemeye zorluyor.
Ukrayna’nın belli bölümlerinin Rusya tarafından doğrudan ya da dolaylı ilhak edilmesi de safları netleştirme baskısının bir sonucu.
Bu krizin ya da ABD-İngiltere'nin Rusya ile oynadıkları bu kumarın Türkiye'ye yansımaları çok yönlü olacaktır. Öncelikle Batı ile Rusya arasındaki enerji sorunu, bir enerji koridoru olarak Türkiye'yi öne çıkartacaktır, daha doğrusu mantıken böyle olması beklenir.
Bunun olduğu bir senaryoda Yunanistan-Türkiye arasındaki ilişkilerde ABD ve AB'nin Yunanistan tarafında yarattığı ağırlığın yeniden balanse edilmesi söz konusu olacaktır. Bu durum Akdeniz ve Ege'de Türkiye'nin elini yükseltmesi için uygun atmosfer oluşturabilir!
Yini bu süreç, Türkiye'nin enerji zengini ülkelere entegrasyonunu getirecektir. Bunlar sadece Körfez ülkeleri değil ama aynı zamanda Azerbaycan üzerinden bazı Hazar ülkeleri de olacaktır. Bu noktada Batı, Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda yeni adımlar isteyecektir.
Mesele savaşması değil. Yıllardır saçma sapan politikalarla bu bölgedeki ülkeleri es geçtiler. Karadeniz'e en uzun kıyısı olan NATO üyesine yaptırım uyguladı, Rusya ile karşı karşıya gelen ülkeleri yanlız bıraktı, Gürcistan'ı, Ukrayna'yı, Suriye'yi vs Rusya'nın önüne attı.
Türkiye'yi askeri olarak zayıflatmak için elinden geleni yaptı. Suriye'de YPG'yi ordulaştırdı, yönetim tahsis etti, burada Türkiye ile Rusya'yı çarpıştırdı. Ukrayna'nın NATO üyeliğini sallayıp durdu. AB'deki müttefiklerine yaptırım uyguladı, onları ayrıştırdı.
Türkiye'ye uyguladığı saçma politikalar yüzünden Avrupa, Türkiye üzerinden gidebilecek enerjiden mahrum kaldı ve Rusya'ya muhtaç oldu, bu da Rusya karşısında duruşlarını zayıflattı. Rusya ve Çin arasındaki çatlaklara oynayamadı, iki büyük rakibin daha da yakınlaşmasını yol açtı.
#France wants to secure its access to strategic metals.
The executive is working to create a fund that would invest in mines to ensure a supply of strategic metals to industrialists.
By replacing heat engines with electric motors in cars, or coal-fired power plants with wind turbines, the energy transition will reduce France's - and Europe's - dependence on fossil fuels.
"The electrification of the production of new vehicles will greatly increase the need for copper, nickel, lithium and rare earths", analyzes Philippe Varin, the former head of the professional organization France Industrie.
Daniel Ortega, had a meeting with the Chinese delegation yesterday. During the meeting, an economic cooperation agreement was signed between the two countries. Ortega reaffirmed Nicaragua's commitment to the Belt and Road initiative and to "China-supported global development".
Ortega: "There is a US that does not accept that its hegemony has come to an end, and every new move they make to re-establish their hegemony causes a new crisis. Although the US calls it's system democratic, it is an undemocratic system."