Avrupa'nın en büyük 4. kömür rezervine sahip, Donetsk ve Lugansk’ı kapsayan bölge olan #Donbass, Ukrayna topraklarının sadece %5'ini oluşturuyor ancak milli hasıladaki katkısı % 20 civarında.
İhracatın da 4'te birinin yapıldığı bölge, ağırlıklı Rus nüfusuna sahip. Yanukoviç’in Batı yanlıları tarafından devrilmesinden sonra da Rusya’nın desteğiyle silahlı mücadele başlamıştı.
Geçtiğimiz yaz karşılıklı ateşkes kararı alan taraflar, son aylarda yaşanan ihlaller ve 26 Mart’ta 4 Ukrayna askerinin keskin nişancı tarafından öldürülmesiyle yığınak yapmaya başladı.
Aynı gün Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Rusya'nın yasa dışı ilhak ettiği Kırım'ı kurtarmayı amaçlayan ülkesinin Askeri Güvenlik Stratejisini onaylamıştı. #Ukrayna, hukuki ve siyasi olarak Kırım, Donetsk ve Lugansk’ı bırakmayacağını ilan ediyor.
Yıllardır da askeri olarak hazırlanıyor. Fakat o hazırlık bitti mi?
Ben savaş çığırtkanlığı yapanların aksine, burada savaşan tarafların kim olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
Ukrayna, 2014’ten bu yana #NATO’ya dahil olmak için çaba gösteriyor ama "Rusya'nın saldırganlığı karşısında Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yana olduklarını" açıklayan NATO’nun hami ülkesi ABD, Moskova’dan çekiniyor.
Zaten ABD’nin destek açıklaması yapmasından hemen sonra Kremlin Sözcüsü Peskov, ABD'nin Ukrayna'ya asker konuşlandırması halinde Rusya'nın ulusal güvenliğini sağlamak için ekstra adımlar atmak zorunda kalacağı söyledi.
İşin Avrupa tarafı ise daha kötü. #Putin ile görüşen Merkel ve Macron, naif açıklamalar ile olayı yorumluyor. Çünkü en küçük gerginlikte doğrudan ayı ile karşılaşma ihtimali mevcut. Şimdi her zamanki gibi geriye yaslanıp düşünüyoruz.
Ukrayna, şu ortamda Donbass’a müdahale ederse ve ayrılıkçılara olası bir Rusya desteği gelmesi halinde ne yapacak? Ne NATO desteği var ne de Avrupa.
Biz yine de sosyal medyayı dinleyip savaşı başlatalım. Muhtemelen senaryo:
Ukrayna başarılı bir ilerleme kaydederse, Donbass’taki ayrılıkçılara dolaylı destek veren Rusya sahneye girecek. Gürcistan’da da benzer şeyler olmuştu.
Ukrayna ordusunun savaşmadan, savaşın sürdürülebilirliğini ve uygun ortamı hazırlaması gerekiyor. Tek çare bu. @baydno
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Adriyatik'te Türk askerinin bulunduğu ülke: Arnavutluk - #1
1️⃣ 1912 yılında Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanan #Arnavutluk, 28.748 km2’lik yüzölçümü ile Adriyatik Denizi’nin girişinde yer alıyor.
2️⃣ İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ülkeyi yöneten komünist lider Enver Hoca, katı politikalar ile dışa kapalı bir Arnavutluk inşa etti. 40 yıllık komünist rejimin getirdiği ekonomik altyapı enkazından kurtulmak da kolay olmadı.
3️⃣ Yüzde 15'ye yakın işsizlik, % 30'a yakın yoksulluk oranı ile #Avrupa'nın en fakir ülkeleri arasında olan Arnavutluk, bu olumsuz tabloya rağmen Balkan ülkeleri arasında en hızlı büyüme oranına sahip ülkelerden.
2004 yılındaki Turuncu Devrim ile birlikte Batı ile Rusya yanlıları arasındaki gerginlik gün yüzüne çıkmış, 2013’te Rus yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in #AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamaması sonrası taraflar arasındaki...
çizgiler çizilmişti. Yanukoviç bu anlaşmayı reddetmesinden yaklaşık bir ay sonra Rusya ile bir anlaşma yaptı. Moskova, Ukrayna’ya ait devlet tahvillerini satın alacak ve Ukrayna’ya doğal gazı indirimli verecekti.
Gösteriler ülke geneline yayılmaya başlıyordu. 24 Şubat’a kadar direnen Yanukoviç, muhaliflerin Kiev’de kontrolü sağlamasının ardından Rusya’ya kaçtı ve Moskova Batı ile olan üstü örtülü savaşını kaybediyordu.
3. yazı: Türkiye’den önce FETÖ ile mücadele eden ülke Özbekistan…
Geçtiğimiz günlerce yazdığım Özbekistan-Türkiye ilişkilerinin kötü dönemlerini kısaca özetleyecek olursam; #Özbekistan’ı 27 yıl yöneten İslam Kerimov’un muhalifleri sindirme çabası,
‘radikal İslam ile mücadele’ diyerek Müslümanlara zulmetmesi ve Türkiye’nin muhalif Özbek liderlere ev sahipliği yapması iki ülke ilişkilerinin kötü olmasının temel nedenlerinin başında geliyordu. Ancak iki ülke ilişkilerindeki Fetullahçı faktörünü birçok kişi bilmiyor.
1999 yılında hükümet binasına yaklaşan Kerimov’un aracına bombalı saldırı gerçekleştirildi. Kerimov, suikast girişiminden yara almadan kurtuldu. Suikast girişiminde bulunanlar Taşkent Havalanı’nda yakalanırken, olayda 15 kişi öldü.
Fransız ve Mısır sermayesiyle yapılan kanal, uluslararası bir şirket tarafından işletilecekti. 10 yılda yapılan kanalın hisselerinin kabaca % 40'ı Fransızların, % 35’i Mısır’ın, geriye kalan hisseler de almak isteyen yabancı ülkelere bırakıldı.
İngiltere oyun dışı kalmıştı ya da biz öyle zannediyorduk. İngilizler pusuya yatmış aslan gibiydi. Dünya ticaretinin akacağını öngördüğü ve sömürge topraklarına ulaşımı yarı yarıya düşüren kanalı nasıl elinin tersiyle itebilirdi ki?
Mısır yönetiminin lüks yaşamları ve halkın çektiği sefalet, hisselerin İngilizlere satılmasıyla son buldu. Ama İngilizler diyoruz, yeter mi onlara? Evet, yetmedi zaten. 1878’de ‘geçici’ olarak Kıbrıs’ı, 4 yıl sonra da oldubitti ile #Mısır’ı işgal etti.
Süveyş Kanalı'nı kapatan gemi dünyayı etkileyebilir...
Çin'den Hollanda'ya giden gemi #Süveyş'te karaya oturdu. Günlerdir geminin suyla tam anlamıyla kavuşması için çalışmalar yürütülüyor. Dünya ticaretinin yüzde 10’unun geçtiği bir kanal burası.
Günde ortalama 80-100 geminin geçtiği kanal, Mısır’ın en büyük 3. döviz getirisi durumunda. Yılda ortalama 5 milyar dolar kazanan, 2023’te bunu 15 milyar dolara kadar çıkarmayı hedefleyen #Mısır;
Etiyopya ile yaşadığı baraj sorununun temelini oluşturan Nil Nehri ile hayata, Süveyş ile dünyaya tutunuyor. Bu kaza sonrası da suların yükselmesi bekleniyor. Sular yükselmezse kargoların boşatılması aşaması başlayacak. Bu sürecin haftalar sürebileceği de düşünülüyor.
Suudi Arabistan’da Dışişleri Bakanı olarak en uzun süre görevde kalma unvanını kazanan Faysal bin Abdülaziz, Türkiye’yi #Ortadoğu’da İran’ın karşısında bir rakip olarak görüyordu ve desteklenmesini istiyordu.
Eşinin annesi Sakaryalı bir #Türk’tü. Faysal, Türkiye’yi ziyaret eden ilk Suudi kral oldu.
İslami eğitim alan Faysal, eski Hicaz valisi olduğu için Hac ibadetini gerçekleştiren birçok ünlü alimle tanışmıştı.
1964’te kral olduktan sonra Malcom X'ten Seyyid Kutub'a kadar birçok islami alim ve düşünüre kapılarını açtı, onlarla ilişkilerini güçlü tuttu, Suudi Arabistan’ı birçok İslami muhalife yurt kıldı. Bir amacı vardı; ‘İslam Birliği’ni kurmak.