İsyancılarla çıkan çatışmada ölen Çad lideri İdris Deby…
11 Nisan’da yapılan seçimlere göre oyların % 80’ini alarak 6. kez Cumhurbaşkanı seçilmişti. Kuzey #Afrika ve Sahel bölgesindeki radikal örgütlere karşı mücadelenin sembol ismi haline gelmişti.
NY Times'a göre bölgenin en donanımlı askeri birliklerini oluşturdu. İnsan hakları ve muhaliflere yönelik baskılara rağmen ABD ve Fransa ile çok iyi ilişkilere sahipti. Belki de 31 yıllık iktidarının en büyük sebeplerinden biri de buydu. Güçlü ve mücadeleciydi.
İrili ufaklı o kadar fazla isyanı bastırdı ki Çad medyası bile tam çetelesini tutamamıştı.
Geçtiğimiz ay ülkesindeki etnik ve dini çatışmalara bir yenisi daha eklenmişti. Nisan ayındaki seçimlerden sonra ülkenin farklı bölgelerinde Araplar ile Dagallar arasında çatışma çıktı.
Afrika ülkelerinde kabileler arası çatışmalar Güneydoğu’daki aşiret kavgası gibi değil, ilk mermiden sonra en az 50-60 kişi ölebiliyor. Bu da onlardan biriydi. Resmi rakamlara göre güneydeki çatışmalarda 200’ye yakın kişinin öldüğü belirtildi.
Kuzeyde de 2006’da eski askerler tarafından kurulan Değişim ve Mutabakat Cephesi (FACT) adlı örgüt #Çad askerleri ile çatışıyordu. İşte Deby o çatışmalardaki askerlere moral için bölgeye gitmişti.
Muhtemelen çatışmadan ziyade burada bir havan ya da baskının kurbanı oldu ve hayatını kaybetti.
Ülkenin birçok noktasında çatışmalar devam ederken, güvenlik nedeniyle gelmemesi söylenmesine rağmen Gine, Mali, Moritanya ve Nijerya liderleri cenazeye geldi.
Hatta bölgedeki en yakın müttefikini yalnız bırakmak istemeyen Fransa #Cumhurbaşkanı Macron da oradaydı. Bu öyle normal bir durum değil. İdris Deby’in Fransa için önemini buradan anlamak mümkün.
Birçok Batılı uzman korku içerisinde. Yapılan yorum ve analizlerde Deby sonrası Orta Afrika ve Sahel'de çok tehlikeli bir boşluk oluşabileceği söyleniyor. Bakalım Sahel’de ne gibi değişiklikler yaşanacak. Ben de merak ediyorum. @baydno
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Aydınlanacağınızı düşündüğüm bu yazıda İran’ın #nükleer silah macerasındaki son durumu ve sürekli duyduğumuz uranyum zenginleştirmesinin anlamını ele almak istiyorum.
Biraz teknik gibi gelebilir ama eminim ki yazı sonrasında birçok haberi daha iyi anlayacaksınız.
Nükleer enerji santral yakıtı, uçak ve gemi yapımı, zırh kaplama gibi birçok alanda kullanılan uranyum, nükleer patlayıcıların da temelini oluşturur.
Uranyumun zenginleştirilmesindeki amaç ise nükleer fisyon sırasında en iyi sonucu veren U-235 atom miktarını artırmak. Bunu da en az %2-5 seviyesinde zenginleştirerek nükleer reaktörlerde kullanılacak seviyeye getirmek gerekiyor. Bu oranlarda da şöyle bir fark var.
Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki ‘#savaş’ ve arka planı…
Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki çatışmalarda 13’ü Kırgız 16 kişi ölürken, 165 kişi yaralandı. Çatışmalar, Golovnaya Barajı’nda #Tacikistan askerlerinin kamera sistemi kurmak istemesi üzerine başladı
ve Kırgızistanlı askerlerin bölgenin kendi toprakları olduğunu söylemesi üzerine alevlendi. Sınırda bunu gören halk da taşlı sopalı birbirine girince ortalık iyice Cennet Mahallesi karakoluna döndü. Görüntüler bu yönde tabi.
İki ülke askerlerinin tankları mevzilenince ve küçük çaplı sıcak çatışmanın dozu ‘sınır çatışması’ boyutunu geçmeye başlayınca da Rusya ve Çin devreye girerek ateşkesi sağladı. Aslında olay bu kadar ama biraz arka planı var. Bu konu biraz uzun olsa da şöyle özetleyebiliriz.
Kıbrıs’ta garantör devlet olan İngiltere, adada #Türkiye ve Yunanistan’dan farklı olarak egemen devlet statüsünde. Ağrotur ve Dikelya bölgelerinde toplam 254 kilometrekarelik bir alanın sahibi olan İngiltere, adanın yaklaşık %3’ünü kontrol ediyor.
İngiliz hukukunun geçerli olduğu bu bölgede iki İngiliz askeri üssü var ve 8 bine yakın Kıbrıslı yaşıyor. (Geçen yıl sivil alanların işletim hakkını Güney Kıbrıs’a verdi)
Geçtiğimiz günlerde İngiliz The Sunday Express gazetesi’nin ortaya attığı iddia, haber sitelerindeki manşetler gibi okuyanları şoke etti, başlığı görenler gözlerine inanamadı.
🇹🇷🇪🇬🇸🇦🇮🇱🇦🇪 Türkiye, Mısır ve BAE ile yıllar sonra ilk kez diplomatik temas kurdu. Ama biz biraz geriye alalım…
Her şey #Libya ile başladı. Türkiye’nin desteğiyle ilerleyen Libyalı güçler, Sirte ve Vatiyye kapılarına dayanınca;
Mısır, BAE ve müttefik ülkelerden oluşa blok ile Türkiye karşı karşıya geldi. Taraflar bölgenin kırmızı çizgileri olduğunu açıklasa da Mısır lideri Sisi’nin “askeri müdahale” açıklaması oyunun rengini değiştirdi.
Olayların bu raddeye gelmesi hem Türkiye’yi hem de Mısır’ı öne süren diğer ülkeleri şaşırttı. Ya savaş olacaktı ya da…
Slovenya’nın Bosna’yı bölüp 3 büyük devlet çıkaran Balkanlar haritası…
Slovenya Başbakanı Janez Jansa’nın Batı Balkanlardaki istikrarsızlığa çözüm olarak sunduğu “Batı #Balkanlar-Daha ileriye” başlıklı non-paper belge,
Bosna Hersek’in bölünmesini ve bölgede üç büyük devletin varlığının olmasını istiyor.
Bildiğiniz gibi Bosna Hersek’in kendi içerisinde Sırp ve Hırvat bölgeleri var. Jansa’nın belgesinde bu bölgelerin Sırbistan ve Hırvatistan’a bağlanılması isteniyor.
Zaten bir liman ile denizlere ulaşan Bosna Hersek denizlerden koparılarak, savaş öncesi haline getirilmeye çalışılıyor.
Balkaneu’da yer alan haritaya göre Kosova ve Makedonya’nın belli bir kısmının Arnavutluk çatısında bir araya getirilmesi,
Dün Biden’ın Ermeni Olayları’na ilişkin ‘#soykırım’ ifadesini kullanması, sosyal medyayı hararetlendirdi ama farkında olmamız lazım.
Birincisi, Türkiye’nin ‘soykırım tanıma’ gibi bir uygulaması yok ve bunu dış politika araçları arasına dahil etmiyor.
Türkiye’nin Ermenistan’ın 1915 iddialarına yönelik en büyük karşı tezi “soykırım ve benzeri olayların tarihçilerin konusu olduğu” ve meclislerin bu yöndeki kararlarının bağlayıcılığının bulunmaması. 100 yıllık savunmamız yani.
#İncirlik üssünün kapatılması konusunu için ise 46 yıl geriye gitmemiz lazım.
1975 yılında ABD, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulama kararı aldı.