Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki ‘#savaş’ ve arka planı…
Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki çatışmalarda 13’ü Kırgız 16 kişi ölürken, 165 kişi yaralandı. Çatışmalar, Golovnaya Barajı’nda #Tacikistan askerlerinin kamera sistemi kurmak istemesi üzerine başladı
ve Kırgızistanlı askerlerin bölgenin kendi toprakları olduğunu söylemesi üzerine alevlendi. Sınırda bunu gören halk da taşlı sopalı birbirine girince ortalık iyice Cennet Mahallesi karakoluna döndü. Görüntüler bu yönde tabi.
İki ülke askerlerinin tankları mevzilenince ve küçük çaplı sıcak çatışmanın dozu ‘sınır çatışması’ boyutunu geçmeye başlayınca da Rusya ve Çin devreye girerek ateşkesi sağladı. Aslında olay bu kadar ama biraz arka planı var. Bu konu biraz uzun olsa da şöyle özetleyebiliriz.
Bölge ülkelerinin en büyük sorunu su, Sovyetler Birliği’nden kalan yapay sınırlar ve anklavlar meselesi. Örneğin Sovyetler altındaki #Kırgızistan bölgesinin haritası, Moskova’daki Sovyetler Birliği Komünist Parti yöneticileri tarafından keyfiyen değiştirilmişti.
1924'te Kazakistan'a verilen Karakalpakistan bölgesi de benzer durumlara tanık oldu. Karakalpakistan ilk Kazakistan’a, daha sonra doğrudan Moskova’ya bağlanmış fakat 1936'da Özbekistan'a verilmişti. Yine Sovyetlerden kalan anklavlar meselesi var.
Suriye’de Türkiye’ye ait olan Süleymanşah Türbesi gibi, bu ülkelerin toprakları içerisinde de onlarca anklav bölge var.
Aslında dün çatışan iki ülke, #OrtaAsya’da su sorununa rağmen su kaynakları en zengin olan iki ülke.
Hatta su karşılığı Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan’dan petrol, gaz veya pamuk gibi ürünler alıyorlar. Bölge ülkeleri, kuraklık nedeniyle hiçbir zaman su kaynakları konusunda alttan alma yolunu tercih etmiyor ve sık sık sınır çatışmalarına sahne oluyor.
Rusya’nın ateşkes konusundaki tavrını eleştirenler var. Bu iki ülke aynı zamanda Rusya, Belarus, Kazakistan ve Ermenistan tarafından oluşan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi. Bu nedenle bile Rusya’nın araya girmesi çok doğal.
Alışılmışın dışındaki gelişme, ateşkes için öncü rol oynayan, son yıllarda bazı Orta Asya ülkelerinde Rusya’dan bile daha fazla ticari ilişki içerisine giren Çin faktörü. @baydno
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
İsyancılarla çıkan çatışmada ölen Çad lideri İdris Deby…
11 Nisan’da yapılan seçimlere göre oyların % 80’ini alarak 6. kez Cumhurbaşkanı seçilmişti. Kuzey #Afrika ve Sahel bölgesindeki radikal örgütlere karşı mücadelenin sembol ismi haline gelmişti.
NY Times'a göre bölgenin en donanımlı askeri birliklerini oluşturdu. İnsan hakları ve muhaliflere yönelik baskılara rağmen ABD ve Fransa ile çok iyi ilişkilere sahipti. Belki de 31 yıllık iktidarının en büyük sebeplerinden biri de buydu. Güçlü ve mücadeleciydi.
İrili ufaklı o kadar fazla isyanı bastırdı ki Çad medyası bile tam çetelesini tutamamıştı.
Geçtiğimiz ay ülkesindeki etnik ve dini çatışmalara bir yenisi daha eklenmişti. Nisan ayındaki seçimlerden sonra ülkenin farklı bölgelerinde Araplar ile Dagallar arasında çatışma çıktı.
Kıbrıs’ta garantör devlet olan İngiltere, adada #Türkiye ve Yunanistan’dan farklı olarak egemen devlet statüsünde. Ağrotur ve Dikelya bölgelerinde toplam 254 kilometrekarelik bir alanın sahibi olan İngiltere, adanın yaklaşık %3’ünü kontrol ediyor.
İngiliz hukukunun geçerli olduğu bu bölgede iki İngiliz askeri üssü var ve 8 bine yakın Kıbrıslı yaşıyor. (Geçen yıl sivil alanların işletim hakkını Güney Kıbrıs’a verdi)
Geçtiğimiz günlerde İngiliz The Sunday Express gazetesi’nin ortaya attığı iddia, haber sitelerindeki manşetler gibi okuyanları şoke etti, başlığı görenler gözlerine inanamadı.
🇹🇷🇪🇬🇸🇦🇮🇱🇦🇪 Türkiye, Mısır ve BAE ile yıllar sonra ilk kez diplomatik temas kurdu. Ama biz biraz geriye alalım…
Her şey #Libya ile başladı. Türkiye’nin desteğiyle ilerleyen Libyalı güçler, Sirte ve Vatiyye kapılarına dayanınca;
Mısır, BAE ve müttefik ülkelerden oluşa blok ile Türkiye karşı karşıya geldi. Taraflar bölgenin kırmızı çizgileri olduğunu açıklasa da Mısır lideri Sisi’nin “askeri müdahale” açıklaması oyunun rengini değiştirdi.
Olayların bu raddeye gelmesi hem Türkiye’yi hem de Mısır’ı öne süren diğer ülkeleri şaşırttı. Ya savaş olacaktı ya da…
Slovenya’nın Bosna’yı bölüp 3 büyük devlet çıkaran Balkanlar haritası…
Slovenya Başbakanı Janez Jansa’nın Batı Balkanlardaki istikrarsızlığa çözüm olarak sunduğu “Batı #Balkanlar-Daha ileriye” başlıklı non-paper belge,
Bosna Hersek’in bölünmesini ve bölgede üç büyük devletin varlığının olmasını istiyor.
Bildiğiniz gibi Bosna Hersek’in kendi içerisinde Sırp ve Hırvat bölgeleri var. Jansa’nın belgesinde bu bölgelerin Sırbistan ve Hırvatistan’a bağlanılması isteniyor.
Zaten bir liman ile denizlere ulaşan Bosna Hersek denizlerden koparılarak, savaş öncesi haline getirilmeye çalışılıyor.
Balkaneu’da yer alan haritaya göre Kosova ve Makedonya’nın belli bir kısmının Arnavutluk çatısında bir araya getirilmesi,
Dün Biden’ın Ermeni Olayları’na ilişkin ‘#soykırım’ ifadesini kullanması, sosyal medyayı hararetlendirdi ama farkında olmamız lazım.
Birincisi, Türkiye’nin ‘soykırım tanıma’ gibi bir uygulaması yok ve bunu dış politika araçları arasına dahil etmiyor.
Türkiye’nin Ermenistan’ın 1915 iddialarına yönelik en büyük karşı tezi “soykırım ve benzeri olayların tarihçilerin konusu olduğu” ve meclislerin bu yöndeki kararlarının bağlayıcılığının bulunmaması. 100 yıllık savunmamız yani.
#İncirlik üssünün kapatılması konusunu için ise 46 yıl geriye gitmemiz lazım.
1975 yılında ABD, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulama kararı aldı.
Biden’ın göreve gelmesinin üzerinden 3 ay geçti ki daha dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Obama ilk yurt dışı ziyaretlerinden birini Türkiye’ye düzenlemişti.
Ama son yıllarda ilişkiler öyle bir gerildi ki kötünün iyisi denilen Trump bile son 28 yılda Türkiye'yi ziyaret etmeyen tek Amerikan Başkanı oldu.
Bu giriş önemli ama konumuza gelelim.
Biden, seçim vaatlerinde Ermeni Olayları’na ilişkin ‘soykırım’ ifadesini kullanacağını söylemişti.
Klasik 24 Nisan haberi: “ABD Başkan X, '#soykırım' demeyerek “büyük felaket” ifadesini kullandı.”
Aslında Biden bu ifadeyi kullanan ilk başkan değil.