1/ Arkadaş Bergama'nın komple Berlin'de olmasına üzülmüş. Bense o müzeyi gezince "iyi ki buradalar" demiştim, hala da diyorum.
Parthenon'u cephanelik olarak kullanıp patlatan bir ailenin torunu, cariyelerini beslemek için bunların çoğunu Almanlara satmıştı.
Ben Napolyon'un Mısır seferini de bu bakımdan hayırlı buluyorum+
Otorite yine sallamadı. Cihad için 200 bin adam yollamasını bilir ama 200 tane bekçi dikemez. Hele iki tane arkeolog zaten yetiştiremez.
Devlete haracını vermiş, yerellere istihdam sağlamış, çıkardıklarını kataloglamış, kırıkları birleştirmiş, yazıları çözmüş, öğrendiklerini paylaşmış. Sonra bunları sergilemek için müzeler yapıyor ve o müzelere halk gerçekten gidiyor.
Romantik olması gereken biri varsa Yunan. Adamın kimliğini oluşturan mitlerin sahneleri Berlin'de. Neredeyse yazıları okuyabiliyor.
"Bizim" kaybettiğimiz şeyse gişe hasılatı.
Ben TR'ye her 2-3 gelişimde bir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne veya İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne giderim. Eşi az bulunur içerikleri var. Fakat ortada Türk yok.
5 milyonluk Ankara'da, Medeniyetler ile yarışacak başka ne müze var? Milletin umrunda değil.
Yıllar önce @gurmant_ ile beraber, "Edirne'ye gidip ciğer yiyelim" isteğiyle başlayan ve spontane gelişen bir Batı Türkiye turu yapıyorduk. Her gittiğimiz yerde başımıza aynı şey geliyordu:
"Buralar eskiden hep su altındaymış de mi?"
"Hee"
(Pergamum liman şehriymiş, sular çekildikçe düzlüğe yerleşmiş insanlar)
"Ne zamanmış acaba?"
"Valla nereden baksaaan..."
Modern şehir aşağı kısımdaki düzlükte. Adam 40 yaşlarında, doğma büyüme oralı. Fakat orası da yeni sayılmaz. Bir bazilikası var 1000 yıllık filan, yanından geçtikten sonra konuşuyoruz...
"Abi?"
"Yani bence en az, ama ennn az, ELLİ SENE önce."
"50?"
"Yani aşağı yukarı. Ben de tam bilmiyorum."
Hata payına bak. Bazilikayı geçtim, herif sanıyor ki her köşesini bildiği o şehir, kendisi doğmadan 10 sene önce deniz altındaymış. Babası gelip kurmuş şehri.
Bu insanlara antik şehir filan bırakılmaz. Hele 100 sene önce. Bu adamın okuma yazma bilmeyen versiyonunu düşünebiliyor musun?
İyi ki gerçek Bergama Berlin'de.
Berlin'deki müze de yağmalanmıştı, 2. Dünya Savaşı'nda Berlin'e giren Kızıl Ordu tarafından. Organize yağma diyelim. Sözde eserleri korumak için aldılar ama hepsini geri vermediler. Bir kısmı Hermitage'a gitmiş, "özgürleştirme" bedeli olarak.
(son)
Halkın yağmaladığı, sultanın sattığı, Alman'ın araştırdığı şeylerin Almanya'da kalmalarının daha adil ve insanlığa yararlı olduğunu savunuyorum. Yunan'ın en az bizim kadar hakkı olduğunu da.
Buyur anlat, dinliyorum.