‘AKP seçimle gitmez’ propagandası yapanlara karşı yazmıştım. Tartışılmaz bir marjla seçim kaybederse mecburen gider. Ancak hikaye ‘seçimi ekonomiyle kazandı, ekonomiyle kaybedecek’ kadar basit değil. Oy tercihinde çok inatçı görünen milyonlar var. Neden?
AKP/Erdoğan seçmenini yerinde tutan şey salt duygusal bağlanım olarak ele alınmaya başlandı. Bu da tam doğru değil. Duygusal bağlanım, yıllar içinde biriken olumlu icraat algısının katılaşmış hali biraz. Bu katılaştıktan sonra öyle kolay çözülmez. Ama nasıl birikti, anlamak lazım
AKP/Erdoğan’ın bazı geçmiş icraatlarının tabanda çok büyük karşılığı var. Bunlar gizli saklı şeyler değil ama muhalif kesimlerce yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Bunun başında, evet, başörtüsü meselesi geliyor. Bu hem duygusal, kültürel, hem de *ekonomik* bir mesele.
Tr’de (gençlerde azalmakla birlikte), kadınların yarısından çoğu başını şu veya bu şekilde örtüyor. Kamuda başörtüsü 2013’te serbest bırakıldı. Devlet memurluğu bu ülkede orta sınıf statüsüne kesilen bir bilet ve çok önemli bir iş güvencesi demek.
Bu dindar kesim için büyük maddi fark yaratan bir icraat. @cemoyvat ve @tekguchasan‘la çalışmalarımızda AKP döneminde dindar bireylerin, özellikle de kadınların, eğitim, istihdam ve gelir konusunda daha seküler bireylerle olan mesafeyi anlamlı ölçüde kapattıklarını saptıyoruz.
Kamuda başörtüsü serbestisinin sınırlarını tartışmak makul. Üniversite öğrencilerinin başörtüsünü ise genç jenerasyonda artık hiç kimse sorun etmiyor. Fakat bunlar serbestleşeli çok uzun yıllar olmadı ve muhalefetten bazı dinazorlar hala insanları ürküten açıklamalar yapabiliyor.
İkinci bir konu sağlık. Son birkaç yılda çok yanlışlar yapıldı ancak öncesinde sağlığa erişimde sıçrama ve sağlık çıktılarında gelişme var. Bu kısmen, doktorların, sağlık çalışanlarının özverisini gerektiren, birim personelden daha çok hizmet almayı sağlayan reformların sonucu.
Doktorlar genelde muhalefete yakın demografik gruptan çıkıyor, o yüzden muhalefetin bu konudaki algısı onların perspektifinden. Oysa sağlık çalışanının şikayet sebeplerinin bazısı, vatandaşın memnuniyet sebebi. İyi yönetim bunları uzlaştırmalı, ben burda yalnız tespit yapıyorum.
Bu alanda önemli bir icraat genel sağlık sigortası üzerinden yaygın erişim sağlanan aile hekimliği merkezleri ki 2010 sonunda açıldı. Seçmen performansa oy verir derken asıl bunları kast ediyoruz. Yoksa ekonomik büyüme rakamları vb anlamlı ama dolaylı birer gösterge.
Bunlar muhalif kanaat önderleri tarafından yeterince anlaşılıyor mu bilmiyorum. Örneğin liberaller AB reformlarının yapıldığı AKP’nin ilk dönemini över, sonrası bir bozulma ve gerilemedir. AKP’nin kendi tabanı içinse altın çağ 2010-2014 dönemi galiba.
2010-2014 hem ekonomik pastanın büyüdüğü, hem pekişen iktidarla birlikte pastadan daha büyük pay alınan dönem. Hem de Erdoğan’ın bir yandan başörtüsü bir yandan one minute vb çıkışlarla ideolojik çizgisini ve karizmasını daha net ortaya koyabildiği dönem.
Tam da bu dönemde (haklı sebeplerle) ortaya çıkan Gezi protestolarını anlamak AKP tabanı için çok zor oldu ve karşı tepki yarattı. Toplumun iki kesimi arasındaki bu karşılıklı birbirini anlayamama durumu bugün büyük bir duygusal yarılma halini almış durumda.
Bugün Tr’de artık pasta büyümüyor, ama pastadan aldığı dilimin oranı büyümüş ve iktidar değişirse bunu kaybetmekten korkan bir kesim var. Bu dilimin içinde emek de var, rant da var. Muhalefet başa gelirse rantın değil ama bu emeğin hakkını teslim edeceğine dair güven yaratmalı.
Bu güven konusunda, muhalefetin belirleyeceği aday profili, kullanacağı kampanya stratejisi vb kritik fark yaratacaktır.
Tüm bunlara ilaveten, dizilerde bile duraksız siyasi propaganda yapan bir medya ve karşıt sesleri hemen kovuşturmaya hazır yargı ve güvenlik bürokrasisi varken seçmenin fikirlerini değiştirmek zaten kolay değil. Ancak o fikirler baştan nasıl oluştu, anlamaya çalışınız.
Etrafında hiç AKP’li olmayanlar, ne kadar acayipse o kadar viral olan sokak röportajlarındaki AKP’lilere bakarak fikir oluşturursa yanılırlar diye düşünüyorum. Zaten insanlardan oy tercihlerini 90 saniyede sarih biçimde açıklayabilmelerini beklemek yerinde değil.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Alper H. YAĞCI

Alper H. YAĞCI Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @YagciAlper

29 Dec 20
Ekonominin gidişatı, Türkiye’de seçmenin tercihini etkileyebiliyor mu? AKP’nin aldığı oyda ne kadar belirleyici? Türkiye’de ‘ekonomik oy’ var mı? Konuyu biraz uzun bir perspektiften tartışmak istiyorum. Buyrun başlıyoruz:
Şurdan başlayabiliriz: "Bu ekonomiye rağmen AKP (veya Erdoğan) nasıl hala oy alıyor?" Ben bu soruyu AKP’nin iktidar partisi olarak girdiği ilk seçim olan 2004’ten beri etrafımda duyarım. Yani ekonomi ne durumda olursa olsun bu soru soruluyor.
Aslına bakarsanız 2002-2017 boyunca seçmenin karşısında nispeten olumlu bir ekonomik performans tablosu vardı. Bunun dış ve iç sebepleri var.
Read 23 tweets
27 Dec 20
Tarih yazıcılığında şöyle çemberler var: Klasik ve basit bir anlatı vardır, sonra revizyonist tarihçiler diğer yönde aşırıya kaçan bir karşı anlatı üretir, ama sonra yeni jenerasyon tarihçiler buna da karşı çıkar. Klasikler o kadar da hatalı değilmiş derler. 1/n
Revizyonizm ile 'Osmanlı asla gerilemedi, Fr devriminin burjuvaziyle alakası yoktur, Batı ortaçağı karanlık değildi' vb tezlerden bahsediyorum.
Bu revizyon / re-revizyon çemberi sürüp gidecek tabi çünkü 1) tarih yazarken herkes siyasi tasavvurlarını az ya da çok yansıtıyor, ve 2) yayın işinin akademinin hem içinde hem dışında yeniliği ödüllendiren bir piyasası var. Doğru olduğun için değil yeni olduğu için konuşulursun.
Read 7 tweets
16 Aug 20
#popülizm kavramını gereğinden fazla kullanmaya başladık. #populism nedir, ne değildir? Temel bilgileri tekrarlarken bazı yaygın kabulleri de siyaset bilimci gözüyle sorgulayacağım. Bilgisel:
Kamusal dağarcığımızda popülizm kavramının üç farklı kullanım biçimi var: 1) sıradan dil, 2) ekonomi politikası, 3) siyaset. Kavramın aldığı anlam üçü arasında çok farklılaşabiliyor, ayırt etmediğimizde kafamız karışıyor.
1) Gündelik hayattaki sıradan dile göre popülizm, herkesin hoşuna gidecek şeyleri yapmaya çalışmak. Zamanında Kıraç ‘Tarkan popülist müzik yapıyor’ diye eleştirdiğinde bunu kastetmişti :) Fakat siyasi anlamda popülizm bundan çok farklı.
Read 20 tweets
6 Aug 20
Komplo teorileriyle ilgili bir bilgisele başladım, ilgi çekti. 2. kısmına geçmeden önce bir ara kat çıkacağım. Diyeceğim ki evet komplolar vardır (CIA, Mossad, MİT gibi kurumlar armut toplamıyor) ama korktuğunuz kadar önemli veya etkili değiller. Bakınız:
Komploların dünyayı şekillendirme imkanı doğal olarak sınırlı.Çünkü spontane toplumsal gidişata aykırı büyükbir işi komployla (az kişiyle gizlice) yapmanız zor.Gidişata ne kadar uygunsa gerçekleştirme olasılığınız o kadar fazla, ama komplo da o kadar gereksiz, özgül etkisi düşük.
Tarihin gidişatını gizli komplolarla etkilemek borsada aniden zengin olmak gibi zor iş. Çok iyi bir hisse toplamaya başlayınca gizli tutamıyorsun, senin gördüğünü başkası da görüyor, o zaman fiyatı yükselip artık çok iyi olmaktan çıkıyor. Piyasayı öyle kısa yoldan ütemiyorsunuz.
Read 15 tweets
5 Aug 20
Komplo teorisi nedir? Ne zaman işimize yarar? Ne zaman saçmalar? Toplanın bilgisele başlıyoruz:
Deli kazanı gibi bir konu olduğu için, hele ki twitter gibi herkesin herkese konuşabildiği bir yerde bu topa girmekten çekiniyorum ama ilgili bir akademik yayınımız da yakınlarda geliyor, biraz da bu münasebetle… 2 şey söylüyorum:
1) Dünyada komplolar vardır. Bu komplolara dair resmi veya akademik bilginin doğrulayamadığı iddialar komplo teorilerinin konusu olur. Bu teorilerin bir kısmı doğrudur.
Read 27 tweets
25 Jun 20
Satın alma gücü paritesiyle ilgili bilgiseller yaptım. Ülke içinde farklı sınıflar, gruplar bunu nasıl farklı farklı hissediyor bununla ilgili birkaç ekleme yapıp bu konuyu kapatacağım :) #dolar yükselince en çok hangimizin canı yanar?
Demiştik ki Hollandalı’da nominal $ cinsinden ortalama gelir, Tr'nin 6 katı ama orada fiyatlar da yüksek olduğu için hayat standardı Tr’de TL kazanıp TL harcayan bireylerin ‘yalnızca’ 2-3 katı. İkincisi satın alma gücü paritesine (SAGP) göre düzeltilmiş karşılaştırma oluyor.
Türkiye’de dövizle maaş alıyorsanız, ya da parasını dövizle kazanan bir ihracatçı, inşaatçı vb iseniz Tr’de zaten işiniz rahat. TL’nin değeri düştükçe sizin nominal geliriniz dünyaya göre gerilemiyor, Tr’de ise satın alma gücünüz artıyor.
Read 11 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(