, 49 tweets, 7 min read
My Authors
Read all threads
Bugün, sinema endüstrisi ve medyada aksi uzun süredir savunulan, fakat belki başka ihtimalleri de göz önüne almamız gereken bir konuyu kendi dilim döndüğünce yazayım istedim. Bu "Rare Earth Hypothesis" adıyla anılan bir hipotez. 2000 yılında yayınlanan bir kitaptan alıyor ismini.
Adından da anlaşılacağı üzere, '70 ve '80 lerdeki Kopernikçi bakış açısı ve Dünya'nın çok sık rastlanan kayalık bir gezegen olduğu, dolayısıyla üzerindeki bioloji ve biosferin de aynı şekilde sıradan ve yaygın olması gerektiği fikrine, başka kanıtlarla karşı çıkan bir hipotez.
Çok fazla miktarda karşı argüman sunuyor Carl Sagan ve Frank Drake gibi isimlerin ön kabullerine. Muhakkaktır ki hepsini tek tek uzun uzun anlatmanın yeri maalesef burası değil. O sebeple ilgilenenler için kitabın linkini en sona bırakıp, kendimce önemli olanlar ile başlıyorum.
İlk olarak kendi yıldızımızın konumu ve cinsi bu konuda bayağı önemli. Güneş, Sarı Cüce olarak da adlandırılan G2V cinsi bir yıldızdır. Aslında cüce falan da değil gayet büyükçe bir yıldızdır ama o kelimenin kökeni şuan konumuz değil. Güneşimiz yaygın tipte bir yıldız değildir.
Kendi gökadamız içerisinde en yaygın yıldız tipi uzak ara Kızıl Cüce olarak tabir edilen M tipi yıldızlardır. Parlaklıkları, sıcaklıkları ve boyutları Güneş’e nazaran çok küçük olmasına rağmen, ömürleri yüzlerce kat uzundur. Fakat maalesef bir o kadar da kararsızlardır.
Bu tarz yıldızların bildiğimiz anlamda zeki yaşamı desteklemesi çok olası değil. Yeterli enerji için gezegenin yörüngesinin yıldıza çok yakın olmasını gerektiriyor. Bu da radyasyon, kütleçekimsel kilitlenme (Ay gibi) ve ekstrem atmosferik farklılıkları yanında getiriyor.
Diğer tür yıldızlar ise bizimkinden çok çok daha büyük, hızlı yaşayıp genç ölen cinste yıldızlar. Maalesef bunların zeki yaşam oluşturabilmesi tamamen imkansız çünkü yaşamları sadece birkaz yüz milyon yıl sürüyor ve muazzam bir patlama ile bizlere veda ediyorlar.
Yıldızın tipi ile alakalı bir diğer husus da ne kadar metal içeriğe sahip olduğu. Metal ile kastedilen şey ise Hidrojen ve Helyum harici bütün elementler. İlk nesil yıldızların metal içeriği düşüktü çünkü bu elementler bizzat yıldızların içinde ve supernovalarda üretiliyor.
Belli bir birikim ve yayılım için galaksinin genelinde zamana ihtiyaçları var. Metal miktarı önemli çünkü bu genel anlamda bir kural olmasa bile, o yıldızın yörüngesinde barındıracağı gezegenlerin karasal olup olmadığı ve kompozisyonu hakkında bilgi veriyor.
Malumunuzdur ki karmaşık yaşam, tıpkı günümüz insanında olduğu gibi bir çok ağır elementin varlığını gerektiriyor biyolojik olarak. Gezegenin şartlarına geçmeden önce, yıldızın şartları hakkında konuşmaya devam edelim.
Hayat barındırması öngörülen yıldızımızın, bulunduğu galaksideki konumu, yaşı ve galaksi merkezine olan yörüngesinin daireselliği de önemli. Yıldız gerekli bütün şartları sağlayabilir fakat merkeze yakın, maddenin yoğun biriktiği bir bölgede ise eğer
etrafta çok fazla radyasyon, kararsız büyük yıldızlar, karadelikler bulunacaktır. Bu da zeki yaşama ulaşabilecek kadar uzun süre hayatı destekleme ihtimalini neredeyse sıfır haline getirir.
Bu sebeple, yaşam barındırması beklenen üstte tanımladığımız yıldızımızın aynı Güneş gibi, iki spiral kolun arasındaki nispeten dingin, etliye sütlüye karışmayan, yıldız popülasyonunun seyrek olduğu bölgede bulunması neredeyse bir mecburiyet gibi görünüyor.
Fakat halen bitmedi. Ayrıca bu yıldızın galaksi merkezinin etrafındaki yörüngesinin egzantrisitesinin de daireye yakın olması gerekir. Eliptik bir yörünge yıldızı milyonlarca yıl sürecek spiral kol geçişlerine atacağı için yine radyasyon, yar bana yine hasret...
Daha bu kısım hakkında çok fazla şey var ama geçelim hızlıca gezegene. Üstteki zarların hepsini tutturduk. Düşeş atarak buralara kadar geldik artık top gezegen diziliminde. Öncelikle karasal bir gezegene ihtiyacımız var ama alelade bir karasal gezegen işimize yine yaramayacaktır.
Arada tekrar hatırlatmak istiyorum. Dünya dışı yaşamı değil, dünya dışı “Zeki-Intelligent” yaşamı anlatıyorum. Yoksa bakteriyel tarzda yaşam büyük ihtimalle çok yaygın görünüyor. Değil gezegenler, uydular hatta meteorlarda bile her an rastlayabiliriz.
Konuya geri dönersek bu gezegenin aşağı yukarı 0,8 - 3 dünya kütlesi arasında olması gerekecektir. Daha küçük bir gezegenin çekirdeği hızlıca soğuyup, plaka tektoniğini durduracağı için yüzeydeki gerekli mineraller seyrelip, bir süre sonra tamamen erozyona yenik düşecektir.
Ayrıca eriyik bir merkez manyetosfer için de gerekli aksi halde hem yıldızın kendisinden hem de dış uzaydan gelen kozmik radyasyon yaşama izin vermeyecektir. Yüzeyinde su, atmosferinde gerekli gazlara girmiyorum çünkü sanılanın aksine bunlar çok yaygın.
Gezegen daha büyük olursa bu sistemde başıboş gezen meteorlar için bir çekim yaratacaktır ki sık çarpışmalar medeniyete giden yolda hiç haz almadığımız konulardır. Ayrıca eğer ileride buradaki medeniyet gezegeni terk etmek isterse, bu kadar büyük bir gezegenin
kütle çekiminden kaçmak büyük problem yataracaktır. 3 dünya kütlesinden daha büyük karasal gezegenlerin başka problemleri de var ama dediğim gibi her konuyu en derinine kadar burada yazmak imkansız. Neyse
Bu özellikleri taşıyan gezegenimiz kendi yıldızına hassas bir mesafede olmalı ayrıca. Ne çok sıcak ne de çok soğuk. Buna Goldilocks deniyor. Her yıldızın kendi parlaklığı ve sıcaklığına göre farklı bir mesafede bulunan, gezegen yüzeyinde sıvı halde su bulunmasını sağlayan
mesafeyi tarif eden bir kavram. Ayrıca bu gezegenimiz, adının aksine sabit bir yörüngeye sahip olmalı. Eliptik bir yörünge bu alanın ötesinde uzun vakitler geçirmesine sebep olacağı için, bakteriyel bir yaşamı desteklese bile medeniyet için sorun yaratacaktır.
İnanın her bir ihtimali anlamaya çalışsak bu yazdığımın 100 mislini yazmam lazım o sebeple astronomik özellikleri burada bırakıp, biraz işin biyoloji kısmına bakalım buradan sonrasında. Siz bunu biraz okuyun ben gelecem.
Biyolojik kısma geçmeden önce, 2000 yılına kadar önemli olarak görülen fakat şuan eskisi kadar büyük sıkıntı olmayabileceği düşünülen bir iki mevzu var onlara bir bakalım. Bunlardan ilki, Ay benzeri büyük bir uydu gereksinimi.
Yakın zamana kadar Ay gibi, neredeyse ikiz gezegenimiz sayılabilecek büyüklükte uyduların çok çok nadir durumlar olduğu düşünülüyordu bu sebeple de Ay'ın yokluğunun, gezegenin fazlaca yalpalamasına yol açacağına, gelgit etkisinden mahrum kalmanın karalardaki minerallerin
okyanuslara taşınmasında sorun olacağına inanılıyordu. Fakat artık bunun başka mekanizmalarını da biliyoruz ve bu ebatta devasa uydu oluşumları karasal gezegenlerin etrafında sandığımızdan yoğun görünüyor. Bu sebeple eskisi kadar büyük bir sorun değil gibi sanki.
Bir diğer başlık da Jupiter benzeri bir gaz devi tarafından korunmamız gerektiği başıboş, avare gezginlere karşı. Fakat son yapılan simulasyonlar da Jupiter'in değil bizi korumak, arkamızdan ileri geri konuşuyor olabileceğini gösteriyor kütle çekimsel anlamda.
Bu sebeple astronomik taraftaki bu iki eskiden önemli, şimdi ise bana göre artık değinilmeye gerek kalmayan başlığı yok saydım. İşin biyoloji kısmına bakalım. Yaşam ve zeki yaşam arasında neler bizi bekliyor.
Web üzerinde şöyle bir görsel buldum konuyu basitçe açıklamak için. Yaşam, Dünya üzerinde kabuk soğuduktan hemen sonra, birkaç yüz milyon yıl içinde oluşmuş görünüyor. Burada da tabiki farklı hipotezler var yaşamın Dünya üzerindeki başlangıcı için. Image
Abiyogenez hipotezi, isminden de anlaşılabileceği gibi, biyolojik olmayan inorganik kimyanın farklılaşarak biyolojiye dönüştüğünü söylüyor. Nasıl kısmı ile ilgili çalışmalar devam ediyor ama en temiz cevabı ben vereyim. Bilmiyoruz.
Bir diğer ihtimal yine ciddiye alınan ama biraz fantastik görünen ise Panspermia hipotezi. Bu hipotez ise kısaca yaşamın Dünya dışında bir yerde oluştuğunu, meteorlar yoluyla Dünya'yı tohumladığını söylüyor. Bir de yönlendirilmiş panspermia var ki o bilim kurgu kısmına girer.
Her ne şekilde başlamış olursa olsun, tahminlerimize göre aşağı yukarı 3,8-4,2 milyar yıl önce, yani bu aralarda bir yerde kabaca 4,0 milyar yıl diyelim ilk basit yaşam formları oluşmaya başlıyor. Büyük ihtimal RNA tabanlı, olabildiğince basit yapıda organik hücreler.
Sonunda söyleyeceğimi başta söyleyip öyle devam etmek istiyorum. Bakın öyle yada böyle, Dünya gibi şartların adeta Brezilyalı forvet olduğu bir karasal gezegende bile, ilk taş aleti üretecek canlı için tabiat 4 milyar yıl uğraştı. Kaç defa yokoluştan döndü
kaç defa neredeyse sıfırdan başladı ve kaç tane bu kadarı da olmaz denilenebilecek ihtimaller üstüste geldiği için bugün biz buradayız. Sadece bir değişkeni bile değiştirsek belki hala en gelişkin canlılar amfibiler olacaktı bunu unutmayın cepte kalsın. Biyoloji ile devam.
Devam derken tabiki ben haşa Richard Dawkins değilim, altından girip üstünden çıkmayacağım konunun sadece genel olarak zeki yaşamın nasıl olabileceğine bir bakış atıp, okurken yeter lan artık dediğiniz bu uzun silsileyi bitireceğim.
Dünya en az 5 büyük buzul dönemi, 5 büyük yokoluş ve türlü badirelerden geçmiş, acıların çocuğu bir gezegendir. Doğru zamanda doğru yerde olmasın rağmen bu bile onu bu felaketlerle karşılaşmaktan kurtaramamıştır. Bunlardan bazıları gerçekten yaşamı
temelinden tehdit eden cinsten olmasına rağmen yaşam bir yolunu bulup, hayatta kalmıştır. Bunların detaylarına hiç girmeden direkt olarak bize geliyorum. İlk atalarımıza, ağaçlardan inmek zorunda kalan ilk primatlara.
İnsan gerçekten çok numunelik bir türdür tabiat için. Aslında çok fazla dezavantaja sahip fakat bunları bir şekilde dengeleyebilen mükemmel bir adaptasyona da sahip garip bir canlıdır. Primat atalarından gelmesi ise tamamen bizim şansımıza olan durumdur. Biraz düşünelim.
Yunuslar da bayağı zeki canlılardır. Artık bir dilleri olduğunu bile biliyoruz fakat buna rağmen bulundukları ve adapte oldukları habitat maalesef teknoloji üretmelerine izin verecek yapıda değildir. Ayrıca vücut yapıları da buna izin vermez.
Kaba bir tabir olacak fakat örneğin tornavida tutup, iki cismi vida ile birleştirebilecek bir "el" benzeri uzva sahip değiller. Okyanusta yaşadıkları için ateşle işleri yok, olmayacak bu sebeple ileride metalurji anlamında bir atılım da yapamazlar.
Sonuç olarak yeterince zeki olsalar bile maalesef teknoloji üretemezler. Dolayısıyla da böyle bir türün bizimle iletişime geçme ihtimali neredeyse yok. Ayrıca karasal olmak zorunda olan bu türün, bir şekilde ses, yazı veya başka bir yöntem ile iletişim becerisi olmak zorunda
Aksi halde elde edilen bilginin korunması imkansız hale gelir. Bilgiyi koruyarak da sorunlar bitmiyor. Türün bireylerinin önceki bilgiyi öğrenip, üstüne ekleme yapabilecek kadar uzun yaşaması gerekir. 10-15 yıllık bir ömrümüz olsa bilim böylesine ilerleyemezdi.
Üzerine kesinlikle ama kesinlikle matematiği anlayabilecek soyut düşünme yapısına sahip olmak zorundalar, elektriği anlamalılar ve bir enerji kaynağı bolluğuna ihtiyaçları var. Yani sözün özü, Dünya gerçekten en azından bizim galaksimizdeki tek medeniyet olabilir.
Farklı yerlerden bu hipotezi kaşımaya devam edelim biraz. Diyelim ki bütün üstte saydığımız şartlar bir şekilde aynı Dünya üzerinde olduğu gibi denk geldi ve başka bir yıldız sistemi içerisinde bir medeniyet oluştu. Bu medeniyetin hayatta kalım süresi de önemli.
Homo Sapiens yalnızca 200.000 yıldır burada ve bunun %99,9'unu avcı toplayıcı olarak geçirdi. Dışarıdan bakan bir göz için bu gezegen ciddiye alınır bir uygarlık kuralı daha 10.000 yıl bile olmadı. Bunun da sadece son 200 yılı teknolojik anlamda ciddiye alınabilir.
Sadece bu 200 yıl içinde bile kendimize tehdit haline geldik. Nüfus problemi ve doğal kaynakları tüketme hızımız, yeni bir yere göç etmemizden önce bizi felakete sürükleyebilir. Bu da bilinen medeniyetin sonu olur. Peki kaç uygarlık benzer şartlarda kendini yok etmiş olabilir?
Buraya yeni versiyonu ile Drake denklemini koysak, üsttekileri ilave etsek elimizde kalacak rakam galaksi başına bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda zeki yaşam olan gezegen. Burada bir de karşımıza zaman problemi çıkıyor böyle olunca.
Eğer bu medeniyetler yalnızca birkaç milyon yıl ara ile yükselip, düştüler ise ki çok olası evrenin toplam yaşına ve galaksimize bakarsak, birbirimize denk gelemediğimiz gibi, belki bulabileceğimiz sinyaller ve geride kalan izler de silinmiş olabilir zaman içinde.
Son sözümü söyleyeyim bu konu hakkında. Henüz yeterince uzun bakmadık ve bulacağımız tek bir medeniyet bile üstteki ihtimalleri anlamsız kılacaktır fakat belki de bulamamamızın en temel sebebi, dışarıda kimse olmaması olabilir. Okuyanlara teşekkür ederim.
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Ahmet Turani

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!